- Öyle bir oyalandı ki değip değmediğini bile bilmediğinde, dönerim zannetti de, bir adım geri dönemedi.
- Öyle bir oyalandı ki değip değmediğini bile bilmediğinde, dönerim zannetti de, bir adım geri dönemedi.
- Kanatların yok amenna ama iki yaka arasında açılan yar, ortaya bir köprü kuramayacağın kadar da mı genişti?
- Bizim için şimdi bütünüyle meçhul olan o yola saptıktan sonra da kendimizi bir yirmi yıl sonrasında bulduğumuzda bu kez yeniden 'keşke' demeyecek miydik? İçimizde, sapmadığımız yolun acısı.
- Hani, "Siyahlık şöyle dursun, haddinden fazla beyazlık bile hoşa gitmez," diyor ya Şirazlı Sadi. Uy öğüde, küstahlaşma. Acı biraz. Esirge kendini. Bağışla. Telef olup gideceksin yoksa.
- En zayıf olduğum yerden sınanmış en hassas olduğum yerden vurulmuşum. Hangi yanımdan yara alsam o yanımdan ağrımışım. Taşıyamam zannettiklerimi taşımış, taşırım zannettiklerimin altında kalmışım. İçimdeki ummanı önce sızdırmış sonra taşırmışım.
- İki tren. Karşılıklı. Son hızla. Geçişirken. İki pencere. Birinde siz. Diğerinde o. Kimdir? Bilmezsiniz. Sadece bir an. Bir görüntü. Sizden ona, ondan size. Çok değersiz gibi. Ama kimin bilincinde görüntü, kimin perdesinde gölge, kimin rüyasında hayalsiniz? Bunu düşününce, önemli.
- İçimde çok büyük bir ağlamak var. Bir ağacın altında oturarak hem kendime, hem bütün insanlara hem börtü böceğe, kurda kuşa. Bin yıllık gözyaşıyla ağlamak istiyorum.
- deniyor ki:
halifesin, dikkat et egemen değilsin
tanrıdansın tanrı değisin
manzursun nazar değil
sadece yerini tutansın kendisi değilsin
kutsal nefesten üflendi sana kendini kutsal nefes sanma
ruhumdan denmiş ruhum denmiş sanma
bir şeysinama kendini herşey zannedip de aldanma
VARLIK NEDENİNİ UNUTMA
senin haddin buraya kadar haddini bil ötesine kalkışma
(yasak meyve) - Güven yerle bir olunca nefret, köylüyü de mollayı da esnafı da bir kılar. Koca saltanat bir tütün dumanında savrulur. Çünkü aklın yolu bir, kalbin zulme isyanı aynıdır. Uzak değil. Ateşin sesi geliyorsa canınızı yakması yakındır.