- "Var olduğumuzu hissetmemiz için sevildiğimizi hissetmeliyiz. Var olanın varlığını hissetmedikçe onun yokluktan farkı kalmıyor. Kendi varoluşsal önemini keşfedememiş insan, başkalarına bağımlı hale gelir." (Seviliyorum=Değerliyim= O Halde Varım)
- Ölene dek yanımdan hiç ayrılmayacak hayat arkadaşım yanımdaydı; bedenim.
- "Hiç kimsenin bilmediği büyük bir aşk mı herkesin bildiği küçük bir aşk mı tercih edilir?" diye sordu kendine. "Ne fark eder ki?" dedi sonra, "İster küçük ister büyük olsun, her aşkın üzerine ölümün gölgesi düşmüyor mu? Hepimiz ölünce içimizde taşıdığımız kendimize ve başkalarına ait öykülerle birlikte gitmiyor muyuz?"
Ne aşkın peşindeydi insan ne de öykünün. Kalıcı bir öykünün sonsuza dek sürecek bir öykünün peşindeydi. Unutulmayı, hele sonsuz unutulmayı hayal etmek bile tir tir titremesine, alnında soğuk terler dökmesine yetiyordu.
Ölmek de gerekmiyordu unutulmak için. Daha yaşarken, bırakın başkasının hikayesini, kendi hikayesini bile unutuyordu insan, sonsuza kadar taşımak bir yana dünya hayatında bile koruyamıyordu öyküsünü. "insanın" dedi mavi "öyküsünü sonsuza dek koruyacak Bir'ine ihtiyacı var. hiç unutmayan Bir'ine." - İhtiyacımız olan mutlak ve kesin kelimelere sığınmak değil Mutlak Olan'a yaslanmak, Mutlak tanımlamaları hak eden sadece O çünkü.
- Adam/Kadın bilir ki bahçe O'nundur. O'nun emanetidir. Emanete özen gösterilmeli; üzerine titrenmelidir. Adam/Kadın bahçeyi O'nun adına O'nun için sever. Adam/Kadın bahçeyi O'nun adına ve O'nun için severken aslında O'nu sevmektedir.
- Yıldızların yıldızlara, ayın yıldızlara ya da yıldızların aya hasedi yoktu. Gökyüzü huzurluydu.
- İnsan ve kainat iki kardeştir. İnsan kainatın küçültülmüşü, kainat da insanın büyütülmüşü. Aynı rahimde büyüyen iki kardeş gibi insan ve kainatta aynı yaratıcı tarafından yaratılmanın benzerliğini taşır üzerilerinde. Birinin diğerine yabancı gelir hiçbir yanı yoktur. Aynı elden çıkmış iki eser; birbirine aşina iki varlıktırlar. Ancak insan, Yaratıcısını unutunca kendisini de unutur. Sonra da kainatın kardeşliğini... İnsan ihtiraslarıyla , nefsinin tutkularıyla, günübirlik kaygı ve endişelerle baş başa kaldığında artık kainat ona yabancıdır. Dost değil, düşmandır.
İnsan ve kainat yaratılıştan kardeşken , insan Yaratıcısını unutunca iki yabancıya dönüşür. - İnsan ve kainat iki kardeştir. İnsan kainatın küçültülmüşü, kainat da insanın büyütülmüşü. Aynı rahimde büyüyen iki kardeş gibi insan ve kainatta aynı yaratıcı tarafından yaratılmanın benzerliğini taşır üzerilerinde. Birinin diğerine yabancı gelir hiçbir yanı yoktur. Aynı elden çıkmış iki eser; birbirine aşina iki varlıktırlar. Ancak insan, Yaratıcısını unutunca kendisini de unutur. Sonra da kainatın kardeşliğini... İnsan ihtiraslarıyla , nefsinin tutkularıyla, günübirlik kaygı ve endişelerle baş başa kaldığında artık kainat ona yabancıdır. Dost değil, düşmandır.
İnsan ve kainat yaratılıştan kardeşken , insan Yaratıcısını unutunca iki yabancıya dönüşür. - Bebeğin ağlama sesi iki sene sonra koşarken çıkaracağı gürültüye dönüşecek, öyle mi? İlginç geliyor bu sana. Bir saat de olsa ilginç geliyor. Balkondaki çiçeklerin değişimi kadar ilginç. Ürkütücü bir sessizlikte yaşamak ister miydin? Bence de istemezdin. Gürültüye bile şükretmen ne güzel..
- Bebeğin ağlama sesi iki sene sonra koşarken çıkaracağı gürültüye dönüşecek, öyle mi? İlginç geliyor bu sana. Bir saat de olsa ilginç geliyor. Balkondaki çiçeklerin değişimi kadar ilginç. Ürkütücü bir sessizlikte yaşamak ister miydin? Bence de istemezdin. Gürültüye bile şükretmen ne güzel..