- Şart etmedik illa çiçekçi olsun diye... Kitapçı da olabilir. Ha çiçek, ha kitap... İki temiz, asil ve derin unsuru yan yana getirmiş olmaktan mutlu.
- Önce çalışma masasının ardındaki Osmanlı haritasına takılıyor. Bu bir harita mı, yoksa antika mı? Her ikisi de tabii. Yer isimlerine bakarım deyip almıştı sahaflardan. Derken zamanla Osmanlı haritaları çekildi ortalıktan, çerçevelenip duvara asıldı, antika oldu. Ağır ağır yaklaşıyor çalışma masasına. Rahmetli pederinden kalmış, ağır, koyu renkli, antika masaya. Bu antika lafı da nereden çıktı. Acı acı gülüyor etrafına bakınınca. Oda bir baştan bir başa antika dolu. Oysa antikadır diye alınmamıştı bu eşyalar, kitaplar. Buna emin. Kitaplar kitaptır diye, porselen fincanlar fincandır diye. Çin işi, incelikli, beyazına gün ışığı vurunca, buğulu çay rengini gün ışığında parlatınca. O bir çay meraklısı, antikacı değil. Masaya yığılmış kamusların üzerine koyarak bir elini, göz ucu ile açık duran kitaptan bir süre takip ediyor satırları.
- Benim servetim, kitaplarım diyordu o. Kitaplarım, yani hayatım. Doğrudur. Kitaplarla içli-dışlı olmuştu. Onlarla konuşmuştu hep. Kitaplar alıp götürmüştü onu. Geçip gitmiş zamanlara, özge dünyalara...
- Kitaplar beni nereye götürüyor? Pederden kalma antika çalışma masasının başına. Çalışma masası, iktisadi ve içtimai tarihe... Tarih..!
- Onun yarası merhem kabul eder mi? Yaramı sarmaya yar kendi gelsin,deyip duruyor.
- Ölüm dahi üzerinden zaman geçince eskiyor.
- Kim acaba? Kim bu çok yakın arkadaş. Makinaya takılı kağıdı görmese bari. O yarım kalmış cümleyi. Çok yakın arkadaş kalmadı çünkü. Etrafında hep bir alışveriş. Veya kendisi hep bir alışveriş etrafında. Hatta anaforunda. Böyle olunca arkadaşlık falan on yedi yaş civarında kalıyor. Şimdiki on yedi yaş grubu neler yapıyor acaba? (sf.28)
- Mevki demek koltuk demek değildir. Ahmaklar koltuk peşine düşer. (sf.39)
- Tabii o zamanlar politikanın bir tadı vardı. Her şey akşamdan sabaha değişmezdi. İstikrar vardı. Tarafların ve taraftarların sayısı azdı. (sf.39)
- YÖK'ten sonra ne kaldı, kürsü mü? YÖK'ten önce ne vardı? Kitaplar. (sf.50)