- Öldüm ve bir bahçeye gömüldüm
- Bir de televizyon çıkmış. İnsanlar birbirleriyle değil topluca âlete dönüp onunla konuşuyor sanki. O ne derse mevzu o oluyor.
- Aman Allahım, ne güzel, ne güzel. Yağsın durmadan, yağsın ve örtsün üstümü bu çiçek kokuları, nerdeyim ben? Gözlerimde yaş, dilimde dua. Öldüm ve bir bahçeye gömüldüm.
- O yıllarda taşra böyledir. Küçük ve sıcak. Yoksul ve samimi. İçedönük ve derin.
- Taşrada fert cemiyete tahakküm edemez; cemiyet de ferdi alabildiğine ezemez. Herkes ve her şey bir ilahi hudut, bir hiyerarşi, asırların oluşturduğu bir ahenk ve düzen içinde kendine bir yer bulur.
- Çırak bir gün usta, oğul bir gün baba olacağından yetişmesine itina gösterilir.
- Taşranın ahengi bir yeraltı nehri gibidir. Üstündekileri besler, büyütur ama gücünün sırrını açığa vurmaz. O sebeple zahire değil , batına bakmak lazımdır.
- - İyi ama sen niçin gidiyorsun, dedi. Böyle sorulara cevap vermek anlamsızdır. Kapıyı çektim çıktım.
- Unutmak olmazsa insanoğlu nasıl yaşardı bunca acı ortasında.
- Ama İstanbul bu. İçinde doğmuş büyümüş birinin yakasını kolayına bırakmaz.