- Kızlar Katolik değillerdi. Katolik'sen onlarla çıkmaman gerekir. Günah değildir ama yine de yapmazsın. Kızların bacakları çok güzeldi ama. Katolik bacaklarından çok daha güzel.
- Aman, o canım Luzon'u da biliyordu, yüzlerce buruşuk yataktaki kısır sperm, o sıcak ve harikulade vadide bir aşağı bir yukarı. Toprak o kadar verimlidir ki süpürge diksen çiçek açar, sığırlar besili ve parlak gözlü, kirazlar ceviz büyüklüğünde, cevizler erik büyüklüğünde, kavunlar Filipinli büyüklüğünde. Filipinlinin sperminden başka her şeyin verimli olduğu Pinoy.
- Eğitimli adamdı Aurelio. Sanat tarihi mezunu Pomona Üniversitesi; hukuk doktorası Kaliforniya Üniversitesi ; şimdi Jason'ın Kafeterya'sında bulaşıkcı olarak çalışıyordu. ..
- Arturo Bandini, tek bir kısa öyküyle, büyük düşler kuran büyük yazar. Hâlâ görebiliyorum onu, Bandini karakterini, kolunun altında yeşil kapaklı bir dergi, sürekli kolunun altında, insan ve hayvan aşığı, fark gözetmeksizin, filozoftu, genç bir filozof. Bir bar kızına aşık olup reddedilen genç bir yazarın basit öyküsü.
- Bu yüzden Toza Sor koydum adını kitabın, çünkü Doğu ve Ortabatı'nın tozu var bu sokaklarda, ve hiçbir şeyin yetişmeyeceği bir toz bu, kökleri olmayan bir kültür, asla onlara ait olmayacak topraklara ulaşmaya çalışan umutsuz insanların anlamsız öfkesi. Ve onların mutlu olduklarını sanan, onlar gibi olmaya çalışan bir kız.
- Arturo Bandini, ben, büyük yazar, The American Mercury'de yayınlanmış tek bir öyküyle ve öykü Opera Binası'nın önünde durup içeri giren zenginleri seyrederken başarımın bir kanıtı olarak cebimde hep. Bazen kazayla bir kürk mantoya değebilmek için kalabalığın içinden sıyrılıyorum, oradan tesadüfen geçiyormuşum gibi, affedersiniz hanımefendi, ve sonra saatlerce onu düşünüyorum, nasıl biriydi acaba -yazacağım büyük romanın kahramanıydı belki, St.Paul'un bir kırmızı bir yeşil yanıp sönen neon tabelası yatağımı renklere boyarken konuşuyorum onunla.
- Savaşın onun suçu olmadığını söylüyor. Amerika'ya sadık olduğunu söylüyor. Bu ülkede Japonya'da olduğundan çok daha mutlu ve zengin olduğunu söylüyor. Los Angeles'ta geçirdiği yirmi beş yılın hayatının en mutlu yılları olduğunu söylüyor. Japonların delirdiklerini söylüyor. Savaşı kaybedeceklerini, bundan da mutluluk duyacağını söylüyor. Japonya'dan utanç duyduğunu söylüyor. Japonya'nın sonunun geldiğini söylüyor. Japonya'dan utanç duyduğunu söylüyor. Bunun Japon halkının seçimi olmadığını, iktidar sınıfının işi olduğunu söylüyor. Yamamoto adında bir adamı suçluyor, Amiral Yamamoto, Japon halkının barışsever bir halk olduğunu söylüyor, Filipin halkı adına onu affetmeni istiyor.
- Şey, benim adım Camilla ve Arturo çok sevdi beni, ve beni çok aptal buluyordu, bana saçma sapan soneler yazıyordu. ...... ilk gün, ama Sammy gibi değildi Arturo, barmen Sammy. Ne gözleri vardı o Sammy'nin, erkek gibi erkekti Sammy, saçma bir yazar değildi, muhallebi çocuğu değildi, ve seviyordum Sammy'yi, ve o nefret ediyordu benden, ah, Tanrım, nasıl nefret ediyordu. Çünkü Meksikalı'ydım. ..... Ama o! Bu Arturo, Meksikalı olmaktan gurur duymamı söyledi bana, bu dünyanın gerçek varislerinin yoksullar olduğunu söyledi, Tanrım, dünyayı istemiyordum ben, tek istediğim Sammy'ydi ve... ...... çünkü ben bir erkeğin erkek gibi olmasını isterim, sözcükkerden ibaret bir erkek istemem, sözcükler, sözcükler, sözcükler, bundan ibaretti Arturo, uyuduğumuz yatağa sor, beş kez fırsat tanıdım ona, beş kez, ve bir bebekmişim gibi konuştu benimle, ama asla dokunmadı ve ben saçımı geriye atıp güldüm ona, Arturo dedim, erkek değilsin sen, bir sorunun var senin, çünkü erkek değilsin. ......... sonra bana dokunmaya kışkırttım onu, eteğimi çıkarıp yüzüne fırlattım ve o çok şey bilen sözcük sihirbazı utancından kızarıp , Camilla, lütfen böyle şeyler yapma, dedi. ........ .........
- Ve ben, Bandini, paramparça ve tozun içinde sürükleniyor, ölümü çok yakın. Bir İntihar notu yaz öyleyse, Bandini, iyi bir tane yaz -Camilla için uzun bir intihar notu. Ve yazıldı, kırık bir kalple yazılmış uzun bir intihar notu, gözyaşları sabaha kadar daktilonun tuşlarına damladı o uzun intihar notunu yazarken, sonra iskemlede uyuyakaldı, sonra sürünerek yatağa ulaştı, intihar edemeyecek kadar yorgundu, uyudu.
- Arturo Bandini iki gün boyunca daktilonun başında, başarmaya azmetmiş; işe yaramamıştı ama, hayatının en uzun ve azimli kuşatmasını gerçekleştirmiş ve tek bir cümle bile yazamamıştı, tekrar tekrar yazılmış iki sözcük sadece sayfa boyunca alt alta yazılmış iki sözcük, aynı iki sözcük: palmiye ağacı, palmiye ağacı, palmiye ağacı ile benim aramda ölüm kalım savaşı ve palmiye ağacı kazandı: mavi havada nasıl da sallanıyor bak, nasıl da gıcırdıyor tatlı tatlı.