- Perdelerin arkasından yansıyan o sıcak ışığı görmek bile yüreğimin atışlarını hızlandırmaya yeterdi. Seviyordum onu. Çılgınlıktı, delilikti; ama ayağının altındaki paspas, yattığı yatak, tenine sürdüğü sabun, üzerine oturduğu klozet olmaya razıydım.
- Tevekkelli değil ona bakmak, onu arzulamak günahtı; hele evli değilsen girmek günahların en büyüğüydü.
- Ölme zamanıydı, hayatımın sonu. Uzanıp bir daha ortaya çıkmamacasına saklanabileceğim bir yer arayışıyla On İkinci Cadde'ye kadar yürüdüm. ............................................ Cana yakın bir çöp bidonu buldum, iki elimle tutup içindeki yağlı paçavralara, boş yağ tenekelerine ve makine parçalarına baktım içine atlayıp saklanma isteğiyle.
- Ellerim bacaklarımın arasında sarkık bir biçimde yatağa çöktüm, bir öküze ya da başka bir büyükbaş hayvana dönüşüyormuşum gibi hissettim kendimi. Kulaklarımın büyüdüğünü, yüzümde hayvan kılları çıktığını hissedebiliyordum neredeyse.
- Herkes sözcük oyunları peşindeydi sanki, süslü cümleler kurup hiçbir şey söylemeyen yazarlar mükemmel addediliyordu. ........... Herkesin işine gelen bir tertiple, çok düz ve kurnaz bir dünya kültürü ile karşı karşıyaydık. (Charles Bukowski'nin önsözünden)
- Raflardan çekip göz attıktan sonra yerine koyduğum kitapların sayısı bini geçer. Neden kimse bir şey söylemiyordu. Neden kimse haykırmıyordu?
- 39 yıl sonra Toza Sor'u bir daha okudum. Fante'nin bütün kitapları bugün de tazeliğini koruyor. Ama benin favorim Toza Sor, çünkü sihiri keşfettiğim ilk kitaptı. (Charles Bukowski'nin önsözünden)
- ...ve ben orda durup bütün pipoları içtim ve büyük bir yazar olduğumu hayal ettim, ağzımda tahta yapımı zarif İtalyan pipolarından biri, elimde baston var. Büyük siyah bir arabadan iniyorum ve o da yanımda, tilki kürklü kadın, benimle olmaktan gurur duyuyor.
- ...bavulun kayışı yoktu çünkü kayışını pantolonum düşmesin diye belime dolamıştım ve bu da çözüm değildi aslında çünkü pantolonum pantolon olmaktan çıkmıştı.
- Ah, neler vermezdim bir Meksikalı kız için! Hiç aklımfan çıkmıyordu Meksikalı sevgilim. Yoktu Meksikalı sevgilim, ama sokaklar Meksikalı kızlardan geçilmiyor ........................... kiliseye bile gidiyordum onları görmek için. Kiliseye karşı saygısızlık ettiğimi biliyordum ama kiliseye hiç gitmemekten iyiydi, böylece Colorado'daki anneme mektup yazdığımda gerçeği yazmış oluyordum.