- Dünya her yerde aynı, iş ve güç karşılığında para ve sevinç elde ediyorsun; ama tüm bunlar benim için ne ifade ediyor? Sen neredeysen ben orada iyiyim, acı çekeceksem, haz duyacaksam senin gözlerinin önünde olmalı.
- Sıkıntı ve isteksizlik Werther'in ruhunda gittikçe derinlere kök salmış, iç içe geçmiş ve zamanla tüm varlığını ele geçirmiş. Ruhundaki ahenk tamamen bozulmuş, doğasında var olan tüm yetenekleri alt üst eden içsel heyecan ve öfkesi çok aykırı etkiler doğurmuş ve o zamana kadar mücadele ettiği kötülüklerden daha ürkekçe kurtulmaya çalışırken sonunda bir bitkinlik içinde bulmuş kendini. Yüreğindeki endişe, ruhundaki diğer bütün güçleri, neşesini, keskin zekasını kemirmiş, insanların arasında hüzünlü biri haline gelmiş, gittikçe daha mutsuz bir insan olmuş, mutsuzluğu arttıkça başkalarına karşı haksız tavırlar sergilemiş.
- Kendini yetiştiren insan saçma ve kötü bir şey ortaya koymaz, kendini toplum ve terbiye kurallarına göre şekillendiren birinin asla çekilmez bir komşu, acayip kötü bir insan olamaması gibi;
- Çocukların bir şeyi niçin istediklerini bilmedikleri konusunda derin bilgi sahibi bütün öğretmenler ve eğitmenler hemfikir;fakat yetişkinler de çocuklar gibi bu dünyada oradan oraya sürükleniyorlar ve onlar gibi nereden gelip nereye gittiklerini bilmiyorlar,onlar gibi gerçek amaçlar doğrultusunda hareket etmiyor ve onlar gibi bisküvi,pasta,yerine göre şeker,yerine göre sopayla yönetiliyorlar.Genellikle buna kimse inanmıyor,ama bana göre bu çok açık bir şey.
- Üst sınıfın insanları,alt sınıfa karşı her zaman soğuk bir mesafe içinde,sanki yakın davransalar bir şey kaybedeceklermiş gibi;bir de düşüncesizler ve başkalarına kötü niyetle takılmaktan hoşlananlar var,kibirlerini zavallı insanlara daha çok hissettirsinler diye onların seviyesine inmiş gibi davranıyorlar.
- Eşit olmadığımızı,olamayacağımızı çok iyi biliyorum,ancak saygı görmek adına alt tabaka insanlarından kendini uzak tutmak gerektiğine inanan kişi,yenilgiden korktuğu için düşmandan saklanan bir korkak kadar eleştiriyi hak eder.
- Ey dostlar! Deha seli niçin bu kadar ender akar,sular niçin bu kadar ender kabarır ve şaşkın ruhunuzu sarsar? -Sevgili dostlar,bahçedeki kulübeleri,lale tarhları,sebze bahçeleri mahvolmasın diye,gelecekte olabilecek felaketlere karşı zamanında yaptıkları set ve kanallarla önlem almayı bilen beyler suyun iki tarafında huzur içinde otururlar.
- Bahçeden kopardığı bir baş lahanayı sofraya koyan insanın basit ve saf mutluluğunu kalbim hissedebiliyorsa,keyfime diyecek yoktur,çünkü o yalnızca lahanayı değil,bütün güzel günleri,onu ektiği o tatlı sabahı,suladığı o tatlı akşamları da sofraya koymuş olur,lahananın günbegün büyümesi ona haz verdiği için her şeyin tadına bir anda yeniden varır.
- İşte böyle sevgili Wilhelm,dünyada en çok çocukları kendime yakın buluyorum.Onları seyrederken,en ufak şeyde bile,gün gelip de çok ihtiyaç duyacakları tüm erdemlerin,tüm güçlerin mayasını görünce,inatçılıklarında gelecekteki tutarlılığa ve karakter sağlamlığına,yaramazlıklarında dünyanın tehlikelerine teğet geçen mizah ve umursamazlığa bakınca,her şey öylesine bozulmamış,öylesine bütünlük içinde ki!
- Bizimle eşit olan,örnek almamız gereken çocuklara biz kul muamelesi yapıyoruz.Hiçbir istekleri olmamalı! -Sanki bizim yok mu? Peki bizi ayrıcalıklı kılan şey ne? -Çünkü biz yaşça daha büyük ve daha akıllıyız! -Ey tanrım,gökyüzünden hem yaşlı çocukları,hem de genç çocukları görüyorsun,hepsi bu; hangisinden hoşlandığını senin Oğlun bildireli çok zaman oldu.Ona inanıyorlar,ama onu dinlemiyorlar- bu da çok eski bir hikaye zaten!