- Aşkım için herşeyden vazgeçerim, fakat özgürlüğüm için aşkımdan da vazgeçerim.
- Sevgili Wilhelm, epeyce düşündüm bu arada: bir yanda insanın içindeki yayılma, yeni buluşlar yapma ve öteye beriye devinme isteği; öte yanda sınırlamalara gönüllü olarak boyun eğme, alışkanlığın raylarında devam etme ve sağıyla soluyla ilgilenmeme konusundaki içsel güdü var.
- ''Bir gezginim yalnızca, yeryüzünde bir hacı. Sizler bundan daha fazla bir şey misiniz?''
- Bir başkasının onu nasıl sevebildiğini, sevmeye nasıl hakkı olduğunu bazen anlamıyorum, çünkü onu yalnızca ben o kadar yürekten ve o kadar fazla seviyorum ki,ondan başka ne bir şey tanıyor, ne bir şey biliyorum; ondan başka da bir şeyim yok zaten!
- Bahçeden kopardığı bir sap üzümü sofraya koyan insanın basit ve saf mutluluğunu kalbim hissedebiliyorsa, keyfime diyecek yoktur.
Çünkü o yalnızca üzümü değil, bütün güzel günleri, onu ektiği o tatlı sabahı, suladığı o tatlı akşamları da sofraya koymuş olur. Üzümün günbegün büyümesi ona haz verdiği için her şeyin tadına bir anda yeniden varır. - Ama yılmadım; yalnızca, dikkatimi çeken bir şeyi en şiddetli biçimde duyumsadım: belli bir zümrenin insanları, yakınına gelince sanki bir şey yitireceklermiş gibi, sıradan halktan hep soğuk bir mesafede duruyorlar; bir de zavallı halkın düzeyine iniyormuş gibi yapıp, sonra daha da kırıcı biçimde kibir gösteren mülteciler ve horatacılar var. Eşit olmadığımızı ve olamayacağımızı biliyorum; ama bence, saygınlık bulmak için, sözde ayaktakımından uzak durması gerektigini sananla, yenilmekten korktugu için düsmandan kaçan alçak arasında bir ayrım yok.
- Seve seve itiraf edeyim sana, zira bu konuda bana söyleyeceğini biliyorum, çocuklar gibi gününü gün eden, oyuncak bebeklerini yanlarında sürükleyen, soyup giydiren, annenin şekerli ekmeği sakladığı dolabın çevresinde büyük bir saygıyla sessiz dönenen, arzu ettikleri şeyi en sonunda ele geçirince, avurtlarını şişire şişire yiyerek, daha daha! diye bağıranlar en mutlu kişilerdir. ? Bunlar mutlu yaratıklar. Paçavra uğraşlarına ya da giderek kendi meraklarına muhteşem isimler vererek, bunları insan soyuna onların iyiliği ve refahı diye satanların da keyfi yerindedir. ? Ne mutlu, bunu yapabilene! Ama husu içinde bunun insanı nereye götürdüğünü görense, tuzu kuru vatandasın, kendi küçük bahçesini budayıp cennete çevirdiğini, mutsuz olanın bile, sırtındaki yükle ahlayıp oflayarak ilerlemeye çalıştığını ve hepsinin, su günesin ışığını bir dakikacık daha uzun görmek için aynı isteği duyduğunu bilense ? evet, o sakindir ve kendi içinde kendi dünyasını kurar ve bir insan olduğu için, o da mutludur. Sonra, ne kadar darda olsa bile, yüreğinde yine hep özgürlüğün ve istediği zaman bu zindanı terk edebilmenin tatlı duygusunu tasır.
- Biz insanlar şikâyet etmeyi pek severiz, diye giriştim, iyi günler ne kadar az, kötü günlerse ne kadar fazla deriz, ama sanırım bunda çoğunlukla haksızız. Tanrı'nın bize her gün verdigi iyi şeylerden zevk almak için, hep açık kalpli olsaydık, başımıza geldiği zaman kötüye katlanmak için de yeterince gücümüz olurdu.
- Evet, papaz da aktör de başkasının yazdıklarını okur... Aktör her role girdiği halde, papaz hep aynı oyunu oynar...
- Eğer, ağzınızdan çıkan sözden ruhunuzun derinliklerinden fışkırmıyor ise; dinleyicilerin kalplerine tesir edemezsiniz. Başkalarından duyduklarını veya kitaplarından okuduklarını tekrarlayan adam maymuna benzer ve ancak çocukları güldürebilir...