- Hiç olmazsa bugün onu gören biri yakınımda bulunsun diye uşağımı gönderdim. Onu ne kadar sabırsızlıkla bekledim. Dönünce ne kadar sevindim. Utanmasam, boynuna sarılıp öpecektim!
- Evet, sevgili Lotte, ben her şeyi bulur getiririm; yeter ki sen benden iste. Hem; çok çok iste, sık sık iste...
- Atmaca burunla yassı burun arasında ne kadar ayrılık varsa, duygu ve davranışlar da o kadar değişiktir...
- "Siz insanlar!" diye haykırdım. "Bir şeyden söz ederken; bu yanlıştır, bu doğrudur, bu iyidir, bu kötüdür!" diye kestirip atmadan yapamazsınız.
- Biz insanlar daima ilk izlenime değer veririz. Insan, en inanılmayacak şeylere kanabilecek yaradılıştadır. Ama bir kez kafasına bir şey yerleşti mı, onu söküp atmak isteyenin vay haline!
- Nasıl oluyor da, insanı mutlu eden bir şey aynı zamanda onun felaketinin de kaynağı oluyor?
- Bazen düşünürüm, insan sevdiğinin elinden gitmesine nasıl da katlanıyor. Bunu hiç kimse çocuklar kadar derinden duyamaz.
- Ah, birazcık kaygısızlık beni dünyanın en mutlu insanı yapabilirdi...
- Bazen anlamıyorum, ben onu böyle çok, böyle içten sevdiğim, ondan başka hiçbir şeyi görmediğim ve bilmediğim halde nasıl oluyor da, başkalarını seviyor, sevebiliyor!
- Şu dünyada henüz değerini kaybetmeyen birkaç şeye karşı, anlayışsız ve duygusuz olan insanların bulunması beni neredeyse çıldırtacak...