- Çocuklar gibi hiçbir şeyi dert etmeyenler, oyuncak bebeklerini oradan oraya dolaştıran, giydirip soyan ve büyük bir saygıyla anneciğin kilitlediği çekmecenin etrafında gezinen ve arzu ettikleri şeyi ele geçirip avurtlarını şişirerek yerken "daha!" diye bağıranlar mutludur.
- Zaman zaman onu bu kadar sık görmemeye karar verdiğim oldu. Peki bunu uygulayacak biri var mı? Her gün kendimi kandırmaya çalışıp yemin billah ediyorum: Bir kez olsun yarın onu görme diye. Ertesi gün olunca yine karşı konulmaz bir sebep buluyor, ne olduğunu anlamadan bakıyorum onun yanındayım.
- Ah gelecek neyse uzak da odur!
- Büyükannem mıknatıslı bir dağla ilgili bir masal anlatırdı: Dağa fazla yaklaşan gemilerin demir parçalarının hepsi birden sökülür, çivileri dağa doğru uçarmış, zavallı acı çekenlerse, üst üste yığılan tahtaların arasında ezilirlermiş.
- Zira yalnızca empati kurduğumuz bir konuyla ilgili olarak konuşabilme onuruna sahibiz.
- Acılar içine düşüncelere dalıyorum, nedenlerine değinecek olsam buradan köye yol olur.
- ...önceden zevk aldığı şeyler zamanla tatsızlaşır, ta ki bir erkekle karşılaşıncaya kadar, bilmediği bir duygu dayanılmaz bir biçimde onu bu erkeğe çeker, tüm ümitlerini ona bağlar, etrafındaki dünyayı unutur, ondan başka hiçbir şey duymaz, görmez, hissetmez, yalnızca onu özler, yalnızca onu. Boş eğlencelerle vakit geçiren hercai bir kız olmadığından arzusu onu doğrudan amacına odaklar, eksikliğini duyduğu mutluluğun tümüne sonsuz bağla ulaşmak, özlemini duyduğu tüm sevinçlerin hepsini birden tatmak ister. Tüm ümitlerinin gerçekleşeceği teminatını veren birçok vaat, dayanılmaz arzularını çoğaltan cesaretli okşamalar tümüyle ruhunu sarar; bulanık bir mantıkla, tüm sevinçlerin önsezisiyle ruhu dalgalanır ve heyecanı doruğa çıkar, tüm arzularını kucaklasın diye kollarını açtığı anda sevgilisi onu terk eder. Donakalır, uçurumun başında hiçbir şey hissetmeden durur; etrafındaki her şey karanlığa bürünür, ne bir ümit, ne bir avuntu, ne de bir sezgi vardır! Çünkü yaşadığını hissettiği an, erkek onu terk etmiştir, önündeki geniş dünyayı göremez, kaybettiğinin yerine geçebilecek birçok şeyi görmez, kendini yalnız hisseder, onu büyün dünya terk etmiştir, yüreğindeki büyük boşluk yüzünden köşeye sıkışmış halde, kör gibi tüm dertlerine etrafını saran ölümle son versin diye uçuruma atlar.
- En çok korkanlardan biri bendim, diğerlerine cesaret vereyim diye yürekli davranınca ben de cesaretlendim.
- Dışa vurduğu ufak Sevinçleri elinden almak için bir insana baskı yapanlara yazıklar olsun. Ne dünyanın tüm armağanları, ne de tüm lütufları, başımızdaki despotun kıskanç sıkıntısının bize zehir ettiği bir anlık neşenin yerini tutar.
- Mutluluğunun eksikliğini dünyevi bir nedene bağlayabilen Aziz mahluk! Hissetmiyorsun, felaketinin paramparça kalbinde, bozulmuş aklında yattığını hissetmiyorsun, dünyanın bütün Kralları bir araya gelse bile sana yardım edemez.