- Böyle mi olmalıydı? İnsanın mutluluğu, aynı zamanda kederinin kaynağı mı olmalıydı?
- Çoğu kez, kendimizde bir eksiklik duyarız ve tam da o eksikliğini duyduğumuz şeye bir başkası sahipmiş gibi gelir bize; o kişiye hem kendi sahip olduklarımızı, hem de üstüne üstlük belirli bir ülküsel huzuru atfederiz.
- Sabahları doğan güneş güzel bir günü vaat ettiğinde 'İşte yine insanların birbirlerine zehir edebileceği bir nimeti bağışlıyor gökyüzü!' diye haykırmaktan kendimi alamıyorum. İnsanların birbirbirine zehredemeyecekleri hiçbir şey yok; ne sağlık, ne itibar, ne sevinç ne de tatil! Böyle yapmalarının nedeni daha çok şımarıklık, anlayışsızlık ve dar kafalılıktan ileri gelse de, insanlar buna 'iyi niyet' adını takmışlar.
- Yaşamın tadını çıkarabilmek için üstünde durulabilecek küçücük bir toprak parçası yeterlidir, altında yatmak içinse daha da az.
- Sevgi, sevinç, yakınlık ve coşku kendi içimden gelmiyorsa, bir başkası da bunları veremeyecektir bana; soğuk ve güçsüz bir halde karşımda duran birini, ben de mutlulukla dolup taşan yüreğimle mutlu edemem.
- Evet dostum, kuşkusuz sen haklısın. Eğer insanlar sürekli geçmişteki acıları canlandırmak uğruna bu denli çaba harcayacaklarına ki, neden böyle olduklarını Tanrı bilir, hallerinden memnun olsalar, yaşadıkları ana kayıtsız şartsız katlansalardı, çektikleri acı daha az olurdu.
- Çocuklar ne istediklerini bilmezler. Bütün eğitimciler bu konuda hemfikir. Ama yetişkinler de bu dünyada çocuklar gibi sendeleyerek dolaşır, onlar gibi nereden gelip nereye gittiklerini bilmezler. Gerçek ideallere doğru koşmaz, bisküviler ve çöreklerle avunurlar. Kimse buna inanmak istemez ama gerçekten bunun kadar açık bir şey yoktur.
- Değersiz uğraşı veya basit heveslere büyük payeler veren, bunları insanlığın kurtuluşu ve iyiliği için yapılmış büyük fedakarlıklar gibi gösteren insanlara ne mutlu!
- Sana severek itiraflarda bulunuyorum; çünkü en mutlu insanların kim oldukları sorusuna senin vereceğin yanıtın, tıpkı çocuklar gibi günü gününe yaşayanlar, oyuncak bebeklerini hep beraberinde taşıyıp onlara yeni yeni giysiler giydirenler, annelerinin şekerli çöreği kilitlediği çekmecenin etrafında dolanıp ellerine geçirmek istediklerini ağızlarına tıkıştırarak yedikten sonra. ''Daha yok mu!" diye bağıranlar olacaktır.-Mutlu varlıklar işte bunlardır.
- Evet, sevgili Wilhelm, dünyada yüreğime en yakın olan varlıklar, çocuklardır.