- Sana yemin ediyorum, zaman zaman keşke günlük işçi olsaydım diyorum, en azından sabahları uyandığımda o güne dair bir ümidim, bir arzum, bir beklentim olurdu...
- İnsanların birbirleri için pek az şey ifade etmesi bende genellikle göğsümü parçalamak, beynimi dağıtmak isteği uyandırıyor. Ah, karşımdakine geçiremediğim sevgi, sevinç, şefkat ve hazzı karşımdaki de bana sunamaz, tüm kalbim mutlulukla dolup taşsa bile, karşımda kılı kıpırdamadan duran soğuk birini mutlu edemem...
- "Insan doğası" diye sürdürdüm konuşmamı, sınırlı:Sevinç,üzüntü acıya belli bir süre katlanabiliyor ve bunun üzerine çıkınca mahvoluyor. Burada sorun birinin zayıf ya da güçlü olması değil,ister psikolojik,ister fiziksel olsun, duyduğu üzüntünün miktarına tahammül edebilmesi ya da edememesi.
- Bazen aklım almıyor; onu yalnızca ben, hem de öylesine içten, öylesine dolu dolu severken, ondan başka hiçbir şey görmez, bilmezken, ondan başka hiçbir varlığım yokken, nasıl olur da onu bir başkası da sever, sevebilir?
- Ayrıca yüreğimi değil, aklımı ve yeteneklerimi beğeniyor, oysa herşeyin kaynağı yürektir; tüm gücün, tüm mutluluğun, tüm kederin. Ah benim bildiklerimi herkes bilebilir ama yüreğimdir yalnızca bana ait olan.
- Böyle mi olacaktı, insanı sonsuz derecede mutlu kılan şey, aynı zamanda üzüntüsünün kaynağı mı olmalı?
- İnsanın sonsuz mutluluğu olan şey, yine onun sefaletinin kaynağı olmak zorunda mıydı?
- Yaşamın tadını çıkartmak için üstünde durulabilecek küçücük bir toprak parçası yeterlidir, altında durmak içinse daha da az.
- Evet yeryüzünde bir gezginim yalnızca, bir yolcu! Sizler bunun ötesinde misiniz sanki?
- Bazen aklım almıyor; onu yalnızca ben, hem de öylesine içten, öylesine dolu dolu severken, ondan başka hiçbir şey görmez, bilmezken, ondan başka hiçbir varlığım yokken, nasıl olur da onu bir başkası da sever, sevebilir?