- Bırakın bizi, bugün ortalama bir Avrupalı, kendi hümanist kültürüne ve klasik Avrupalı çizgisine oldukça uzak bir görüntü sergiliyor. Batı da eski Batı değil ki... Kitleler gittikçe basitleştiriliyor, bayağılaştırıyor. Medyanın çok büyük hatası var; Batı'ya gittikçe yaklaşıyoruz düşüncesinden hareket eden haberler yapılıyor. Oysa ilerlediğimizi düşünürken geriliyoruz. Kültürel altyapımızı korumadan, gözetmeden Batı'ya öykünmek yanlış. Avrupa'nın bayağılaşmış toplumları gibi olamamalıyız. Avrupa'yla aramızda da kültür açısından öyle büyük uçurumlar yok.
- Fatih doğu ve batı dillerine hakimdi. Kanuni bir kuyumcu, V. Murat ressam ve müzisyen, II. Abdülhamid usta bir marangozdu. Abdülaziz şark ve garp musikisinde eserler bestelemişti.
- -Devşirme, çok kısa bir tarifle, devletin kapıkulu ocakları olan sipahilerle, yeniçerilerin yenilenmesini temin etmek için ortaya çıkmıştır, çünkü insan ve savaşçı yüzü yenilenmek zorundadır.Hristiyan çocuklardan devşirme alınmıştır.Niye, hristiyan çocuklardan diyoruz.Çünkü musevi toplumundan, Osmanlılık' ın Musevi Kompartımanından devşirme alındığı görülmemiştir.Bunun nedeni antisemitizm veya Yahudilik aleyhtarlığı değildir, Yahudilerin şehir toplumu olmasıdır. Bunun dışında hepimizin bildiği gibi fakat yanlış olarak tekrarlandığı üzere, Müslümanların da devşirmeye alınmadığı söylenir.Bu bir genel kuraldır, ama istisnası da yok değildir.Mesela İslam Ansiklopedisinin "devşirme" maddesinde bu konuda istediğimiz malumatı bulabiliriz.Bazı müslüman köylerden de çocuk devşirilir.Çünkü bu köylerin ahalisi bunu istemişlerdir.
-Doğu Roma diyoruz İstanbul' a, Bizans demiyoruz; çünkü Bizans bu imparatorluk yıkıldıktan sonra Avrupa'nın verdiği bir isimdir ve imparatorluk geleneğini küçültmek için konan bir isimdir. - Mimaride biz doğrudan Avrupa'yı mı taklit ettik, yoksa yanı başımızdaki İran'ı mı?
Çünkü bahçe mimarisinde birtakım Farsça tabirler kullanıyorsunuz. - Çünkü yeniçerilik asayiş demek, maliye demek, ordunun bütün dalları demek, eğitim demek... Yeniçeriye bağlı idarî mekanizmalar var. Kadılık bile etkilenmiş, şehir yönetimi...
Devlet-i Aliyye yeniçerilik kaldırıldıktan sonra bir sürü ıslahata girişmek zorunda kaldı. - Bir tek arkadaşımızın bile bize Japonya'yı tanıtması ufkumuzda ne kadar büyük değişiklik yapıyor.
- Şehirler büyüyor. Göç var. Hep "İstanbul'a göç var" deriz.
Hiç kimse İskenderiye'nin ne durumda olduğunu göz önüne getirmez;
hiç kimse Selanik'in nasıl şekillendiğini göz önüne almaz;
hiç kimse bilmez ki Aydın vilayetinin merkezi Aydın'dır, İzmir diye bir şehir çok da önemli değildir, ama 18. asırda artık bir İzmir vardır.
Bunu gâvurlar yazıyor o zaman, konsolosu, gezgini, tüccarı...
Bizim tarihçimizin gündeminde bugün bile yok. - Bu tuhaf bir şeydir bizim gibi ülkelerde, spontane olarak kendiliğinden yaşanan ve hissedilen şeyler hiçbir şekilde kitaba girmez, vitrine çıkmaz ve bilinci etkilemez.
Mesela zengin bir Türk mutfağı vardır. Herkes kendi evinde yer.
Bu yemekler restorana çıkmaz. Restorana çıktığı zaman o mutfağın onda birini görürsün ancak. - Matbaa 18. yüzyılda bizde biraz fiyaskodur.
Kuruldu, pek iyi devam edemedi...
"Kapatıldı" diyorlar.
Kapatılması da pek ses çıkarmıyor.
Millet yazmayla idare ediyor. - ... o kadar büyütülecek bir şey değil;
İmparatorluğun bize devrettiği miras, 30-40 bin kalem kitaptır.