- Hafif bir kıskançlık duygusuyla, ona göre hava hoş, diye geçirdi içinden. Derilerin yatırıldığı çukurlara inerken, antika dostu üzerine düşüncelere daldı; yalnızca baksın, seyretsin, hayattan başka şey beklemiyordu dostu Knulp; onun bu tutumunu iddialı mı, yoksa alçakgönüllü mü diye niteleyeceğini bilemiyordu. Çalışıp ilerlemek için uğraşıp didinen birinin durumu pek çok bakımdan dostu Knulp'unkinden iyiydi kuşkusuz; ama böyle birinin de dostununki gibi narin ve sevimli elleri olmaz, onun gibi öyle uçarı adımlarla, endamlı endamlı yürüyemezdi. Hayır, yaradılışının gerektiği gibi davranmakta haklıydı dostu; pek çok kişinin öykünemeyeceği gibi davranmakta haklı, bir çocuk gibi konuşarak herkesin gönlünü kazanmakta haklı, kızlara ve kadınlara hoşa gidecek sözler söylemekte ve her Allahın gününe pazar günü gözüyle bakmakta haklıydı.
- "Bana sorarsan Knulp -" Terzi Schlotterbeck açık pencereden bir tükürük attı aşağıya; gözlerini iri iri açarak, yüzünde kızgın bir ifade, tükürüğün arkasından baktı. "Bana sorarsan, Knulp, boş şey şu dindarlık. İler tutar yanı yok. Beş para etmez diyorum sana. Bence beş para etmez."
- Sık sık anne ve babam hakkında da yine böyle düşünmüşümdür. Onlar sanırlar ki, ben kendi çocuklarıyım ve kendileri gibiyim. Ama her ne kadar kendilerine sevgi beslemem gerekse de, gerçekte onlara yabancı, onların anlayamayacağı biriyim.
- Bak, o günden sonra kimi dostlar, tanıdıklar, arkadaşlar edindim, ayrıca kimi aşklar yaşadım, ama bir daha bir kimsenin verdiği söze asla bel bağlamadım, ben de verdiğim bir söze kendimi bağlı hissetmedim. Bir daha asla. İşime geldiği gibi yaşadım hep, elimin altında bol bol özgürlük ve güzellik vardı, ama ben hep yalnız kaldım.
- Günümüzde yaşamak ve yaşamaktan zevk almak isteyen birinin senin gibi, benim gibi bir insan olmaması gerekiyor. Zırıltı yerine gerçek müzik, eğlence yerine kıvanç, para yerine ruh, gelişigüzel etkinlikler yerine gerçek eylem, oyun yerine gerçek tutku arayan birine bu sevimli dünya yurt olamaz.
- Hele o bir zamanki frenk üzümü ağaçları; her biri daha dün gibi belleğindeydi. Hepsinin yerinde yeller esiyordu şimdi, dünya durdukça var olmamış, bir yokoluşun elinden kendini kurtaramamıştı, rasgele biri onları kökünden söküp götürmüş, toprağı kazarak yerlerinden çıkarıp almış, onlarla bir ateş yakmıştı. Gövdeleri, kökleri, ve solmuş yaprakları hep birlikte yanıp kül olmuş, kimse de arkalarından ağlayıp sızlamamıştı.
- "Seninle ciddi konuşulmaz zaten. Yani sence, Knulp, huzuruna çıktığın zaman Yüce Rabbimiz seninle şakalaşacak sadece, öyle mi?" "Yok canım! Ama bakarsın onu da yapabilir, yapamaz mı?"
- ?Senin ruhun bütün dünyadır.?
- Dünyanın acı bir tadı vardı. Eziyetti yaşamak.
- Hastaydı dünya çünkü ve yaşama katlanmak zordu...