- Biliyorsun çünkü, yumuşak sertten güçlüdür, su kayadan güçlü, sevgi zorbalıktan güçlüdür.
- Bir kimse arıyorsa, gözü aradığı şeyden başkasını görmez çokluk, bir türlü bulmayı beceremez, dışarıdan hiçbir şeyi alıp kendi içine aktaramaz, çünkü aklı fikri aradığı şeydedir hep, çünkü bir amacı vardır, çünkü bu amacın büyüsüne kapılmıştır. Aramak, bir amacı olmak demektir.
- Ne var ki, sözcüklerin renkleri yok, kenarları köşeleri yoktur, bir kokudan, bir tattan yoksunlar.. Senin huzura kavuşmanı engelleyen de budur belki, o pek çok sözdür belki..
- Okullarda 'dünya tarihi' denen ve kültürün bir parçası diye ezberletilen şey, bütün o kahramanları, dâhileri, büyük büyük işleri ve duygularıyla aldatmacadan başka şey değil, okulda geçirecekleri yıllar boyunca çocukların bir şeyle oyalanmaları için öğretmenler tarafından eğitim amacına yönelik olarak kotarılmış bir aldatmaca. Her zaman böyle oldu, her zaman da böyle olacak. Zaman ve dünya, para ve güç, küçük ve sığ insanların elinde bulunacak her zaman, asıl insanların elinde ise hiçbir şey. Yalnızca ölüm." "Hepsi o kadar mı?" "Hayır, ölümsüzlük ayrıca."
- "... evimize varmamız için pek çok pislik ve saçmalık içinden bata çıka yürümemiz gerekiyor! Üstelik bize yol gösterecek kimsemiz de yok, tek kılavuzumuz yüreğimizdeki özlemdir."
- Cehenneme gitmek için benden daha aceleci davranan bir günahkâr görülmemiştir.
- Oysa bizler bulduk birbirimizi Yıldızların aydınlattığı buzunda havanın, Ne gündüz biliriz ne saat tanırız, Ne erkeğiz ne kadın, ne genç ne de yaşlı... Soğuk ve değişimsizdir sonsuz varlığımız, Soğuk ve yıldız yıldız sonsuz gülüşümüz
- Dünya dostum Govinda,mükemmellikten yoksun ya da mükemmellik yolunda ağır ağır ilerliyor değildir;hayır her an mükemmeldir o.Tüm günahlar bağışlanmayı,tüm küçük çocuklar yaşlıyı,tüm bebekler ölümü,tüm ölenler sonsuz yaşamı kendi içinde taşır.
- Her insanın kendine özgü bir ruhu var. Onu başka bir ruhla karıstıramaz. İki insan birbirine yaklaşabilir, birbiriyle konuşabilir, birbirinin hemen burnunun ucunda olabilir, ama ruhları bulunduğu yere kök salmış çiçeklere benzer, hiçbiri kalkıp ötekisinin yanına gelemez, bunun için kökünü terk etmesi gerekir, böyle bir şeyi de başaramaz. Çiçekler kokularını ve tohumlarını yollar birbirine, çünkü birbiriyle konuşmaya can atar; ama bir tohumun istenilen yere ulaşması konusunda çiçeğin elinden bir şey gelmez, rüzgarın işidir bu, rüzgar da canı istedi mi bu, canı istedi mi öbür yönden eser.
- Öyle seziyordum ki, günün birinde bu güzelim düşlerden uyanıp kendimi yine yalnızlıkların kucağında bulacak, başkalarının dünyasında, beni salt savaşın ve tek başınalığın beklediği, huzurun ya da yaşama katılmanın söz konusu olmadığı soğuk bir dünyada yapayalnız kalacaktım.