- "Ona karşı ne denli hoşgörülü davranılırsa davranılsın, onunla mutlu olunamaz. O, mutlu olmak için veya başkalarını mutlu etmek için yaratılmamış. Onunla yaşarken insan aklını kaçırabilir. Ben de elbette ki onu kendimce severim, onu eğlenceli bulurum ve çok iyi yönleri olduğuna da inanırım. Sonra da, sahip olduğum yetenekler açısından, onun tırnağı bile olamam. Ama düşünme ve yaşama biçimi hiç de normal değil. Onunla konuşurken kimi zaman bana, hep olduğum yerde dönüp dolaşıyormuşum gibi gelir. O hep aynı süreç uyarınca ilerlemeyi sürdürür bense hep olduğum yerde döner dururum. Tümüyle farklı olan, onun sistemi. Bizim sandığımızdan daha fazla irade sahibi ve ayrıca da her gün iradesini güçlendirmek için kendini eğitiyor."
- Ölüm,yaşamın karşıtı olarak değil,parçası olarak vardır.
Ölümün yaşamın sonu değil bir parçası olduğunu öğrenmiştim.
Doğruydu bu. Yaşayarak ölümü besliyoruz. - Sana bir öğüt verebilir miyim?
-Elbette
Kaderinden yakınma. Bunu aptallar yapar.
-Unutmayacağım bunu, - Fakat birini yürekten seversen, o ne kadar rezil bir tip olsa da, seni sevmeyen biri olsa da, en azından yaşam cehennem olmaktan çıkar. Biraz karanlık olsa bile.
- Şu dünyada insanlar can sıkıcı olmayan şeylerden hemen bıkarlar.Bıkmadıkları şeyler ise çoğunlukla can sıkıcı şeylerdir.Bu her şeyde böyle olur.Benim sıkılmaya harcayacak zamanım var ama bir şeylerden bıkmaya harcayacak zamanım yok.Çoğu insan bu ikisi arasındaki ayrımı yapamaz.
- Gerçek şimdiki an, geleceği yiyip bitiren geçmişin ele avuca sığmaz ilerleyişidir. İşin gerçeği, her türlü duyu, belleğin parçalarından başka bir şey değildir.
- Basit bir günlük tutuyordum, ama iki üç gün yazmayı unutunca neyin hangi gün olduğunu ayırt edemez hale geldim. Dün evvelsi günle yer değiştirse bile hiç tuhaf gelmeyecek gibiydi. Bu nasıl bir yaşam, diyordum arada sırada. (23)
- Klasik müzik dinlemek istemiştim ama gece yarısı klasik müzik yayını yapan bir istasyon bulamadım. Hangi istasyona ayarladıysam, hepsi can sıkıcı Japonca rock müzikler çalıyordu yalnızca. İnsanın dişlerini çürütecek kadar tatlı sözlerle dolu vıcık vıcık aşk şarkıları. (84)
- "Çehov'un kendisi de bu yolculuğun gerçek nedenini tam olarak anlayamıyordu belki de" dedi Tengo. "Hatta belki de yalnızca oraya gidip şöyle bir görmek istemiş de olabilir. Haritada Sahalin Adası'nın şekline bakarken içinde oraya gitmek için müthiş bir istek uyanmıştır belki de. Benim de benzer deneyimlerim olmuştu. Haritaya bakarken, " Ne olursa olsun buraya gitmeliyim" gibi hislere kapıldığım yerler vardı. Dahası, çoğu durumda o tür yerler, nedense uzak ve kolayca gidilemeyecek yerlerdi.
- Koşarken aklıma gelen düşünceler gökyüzündeki bulutlara benzer. Farklı şekillerde, farklı büyüklüklerde bulutlar. Bunlar bir yerlerden çıkıp gelir, sonra uzaklaşıp bir yerlere gidiverir. Fakat gökyüzü aynı gökyüzüdür. Bulutlar anlık misafirler olmaktan öteye geçmez. Geçip giden, sonra da tamamen kaybolan şeylerdir. Geriye yalnızca gökyüzü kalır. Gökyüzü deyince, bir yandan vardır, ama bir yandan yoktur. Gerçek bir kütle olduğu gibi, aynı zamanda gerçek bir kütlesi yoktur. Biz böylesi gerçek sınırlarını tartamadığımız bir kap içerisinde var olmayı öylece kabul eder, buna boyun eğeriz.