- "Bir gün mutlaka paraşütle atlayıp bulutların içinden geçmeliyim, diye düşünmüştüm. Dünyaya bir yağmur damlası gibi düşmek için... Sonra da bir yağmur damlası gibi toprağa karışıp buharlaşmak ve yeniden yükselip o bulutlara karışmak için... Aslında zaten bir parçam o bulutlardaydı. Hatta o bulutlar, yeryüzünden geçmiş bütün insanlardan birer parça taşıyordu. Çünkü hepsi de ağlamıştı. En katısı bile, doğumunda gözyaşı dökmüştü. Ve atmosferin içinde dönüp duran suya onlar da dahildi: Dünyanın bütün gözyaşları... Kendi gözyaşımın içinden paraşütle atlayıp geçmeyi düşünmüştüm..."
- "Varsın hepsi zorlasın cennetin kapılarını, diye düşündüm. Ben kovulduğum yere dönmem. Asla! O kadar yüzsüz değildim. O kadar da değil! Artık değil..."
- ....hg......
- ......hg....
- Uyku. İnsana verilmiş tek mucize. Kendinden geçmek. Gözleri kapatıp huzura dalmak. Ve uyanıldığında yeniden başlamak. ( sayfa 468 )
- Soyluluk sadece şatolarda yaşamak değildi. Sormamak. Sadece anlatılmak isteneni dinleyecek Kadar meraka sahip olmak... ( sayfa 495 )
- Belki de Tayyar'a "Bir daha ağlamayacaksın" dediğinde, "Ağlamayacaksın çünkü sadece ağlatacaksın!" demek istemişti.
- Bir sabah hayallerimden uyanıp hiçbir şey hatırlamayacağım. İşte o günü bekliyorum yeniden doğmak için ama o kadar çok var ki ölmeden reenkarnasyona...
- Benim adım Kaygusuz Abdal.Tanrı'dan vazgectim.Ölmekten vazgectim.Çünkü ölürsem eğer yukarda beni ödül ve ceza sisteminin bekçileri bekliyorsa cok büyük kavgalar etmem gerekecekti.Ölmek istemiyorum.Çünkü Tanrı'yıda öldürürüm diye korkuyorum.
- "Sıfırdan hayatlarını yaratmış insanların hikayeleri kadar, hayatlarından bir sıfır yaratmış olanlarınki de gösterişlidir."