- Az yedim, çok içtim.. Hala içiyorum. İçki ayırmadım. Alkolü kendime yakıştırdım. her türlü uyuşturucudan tattım. bağımlılıktan nefret ettim. gitmemi, terk etmemi engeller diye. ne bir maddeye ne de bir insana bağlandım. sırf bunu kendime kanıtlamak için eroin kullandım, aşık oldum. ikisini de arkama bakmadan bırakıp gittim. geçmişe tükürüp geleceği çiğnedim. bugünü ise uyuyarak geçirdim. benim adım Houdini. Dünyayı bir oyuncağa çevirdim. ayak basmadığım yer kalmadı. kalan varsa onları da amuda kalkar geçerim. duvarlara, bedenime resimler çizdim. birgün öyle bir gürledim ki önümde duran şarap kadehi çatladı. benim adım Hitler. kendi ordumu kurmak için bir sürü kadına tohumlarımı bıraktım.... şimdiyse ağlıyorum.. hepimiz için. Çünkü hiçbiri işe yaramadı..
Kinyas ve Kayra - 'Seni az seviyorum'' dedi Derdâ.
''Ben daha az'' dedi Derda.
Bir daha da konuşmadılar...
Bir ara, duvardaki işareti izleyip düşndüler: Oğuz Atay'la başlayanın Oğuz Atay'la bitişini.
Follia adındaki sonsuz melodinin eşliğinde
Birbirlerine son kez bakıp uyudular.
Ölümüne.
Seksen yaşındaydı.
İkisi de.
Birlikte olabilmek için kırk yıl,
Birlikte ölebilmek için de
Bir kırk yıl daha
Yaşamışlardı. - Beni yüz üstü gömün. Çünkü yeterince gördüm!
- Daha anlayamamıştı sonunda ölüm olan bir hayatta mutlu son olmasının mantığa aykırı olduğunu. Ölüm mutlu bir son olamazdı. Kimse için. Ama yine de insanlar, kendilerini kandırmak için hayatlarını dönemlere bölüyorlar ve ancak o dönemlere mutlu sonlar uydurabiliyorlardı.
Oysa hayat, her bölümünde ayrı bir hikayenin döndüğü neşeli bir dizi değil, sonunda herkesin öldüğü ve katilin bulunamadığı sıkıcı bir filmdi.. - "Sanki her gün aynıymış gibi.Dün bu saatlerde de buralardaydık.İnsanın kapalı ya da açık havada yaşaması hiçbir şey değiştirmiyor.Evde de aynı, dışarıda da aynı.Evindeyken, her gün aynı saatlerde televizyondaki kanalları karıştırıyorsun,sokaktayken de her gün aynı saatlerde çöpleri karıştırıyorsun.Hiçbir fark yok.Hayat tek hoparlörü çalışan bir müzik seti gibi.Müziğin sadece bir bölümünü duyuyorsunuz.Diğer hoparlörden ne çıktığınıysa kimse bilmiyor.Hayat her anlamda monoton."
- "Çünkü eğer bu dünyada bir yerlerde, insanlar çocukları bombalıyorsa, bunu bilmeye gerek yoktu. O dünya zaten yanmış çocuk eti kokardı. Eğer bir yerlerde, başka çocuklar açlıktan geberip gidiyorsa, bunu da bilmeye gerek yoktu. O dünyanın zaten açlıktan nefesi kokardı."
- Bir kağıdı en fazla yedi kez katlayabilirmiş insan. Annemle de katlandı bitti.
- Ve en büyük acının kendininkinin olduğunu düşünüyorsun.
Dünyadan haberi olmayan bütün gerizekalılar gibi. - Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z.
Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var.
O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında.
Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar.
Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler.
Senin ve benim gibi... - "Seni anlıyorum" demek büyük bir yalandır. Kocaman bir yalan. Kimse kimseyi anlayamaz ve tanıyamaz dünyada... var olan en sağlam zırh insan vücududur. İçindekileri en iyi saklayan kasa odur.