- "Bir yerlerde insanları hapse atıyor olmalılar, başkalarını öldüresiye üzdükleri, derin mutsuzluklara ittikleri için. "
- "Medeniyetten daha kötü bir şey varsa, o da medeni olmaya çalışan bir medeniyetsizliktir."
- Mübarek haklıydı. Kız alışmıştı. Dünya üzerinde, öleceğini bildiği halde hayatta kalan tüm insanlar gibi...
- Bu hayatta hiç kimseye hiçbir şeyi tam olarak anlatamayacağını anlamıştı. Biri için ölüm kalım meselesi olan, diğerinin gözünde toz kadardı. İsa çevresindeki mezarlara baktı ve iyi ki ölüyorlar, dedi içinden. İnsanoğlunun, hak ettiği için öldüğüne o gün inandı. Ölene kadar da başka bir şeye inanmadı.
- Çünkü derdi korku değil, korkuyu beklemekti. Ve korkuyu beklemek, korkudan daha beterdi. Bir zamanlar, birinin yazdığı gibi...
- Herkesin eşitlendiği o kıyamet günü! Bir albay karşısındaki eşitler bütünü! Azarlanan, aşağılanan ve gözlerinin dolmasını şaşkınlıkla izlediğimiz o sert adamlar! Ne çocuklarının ne de karılarının, o hallerini görmelerini isterim.İyi değil.Hiç değil! Ama belki de doğrusu bu. Ne de olsa ordudayız. Kafa derilerinin bile nasır tuttuğu yerde.
- ...Gidenler üzüntüyü çarşaf yapıp üzerinde yatar ve o çarşafın üzerinde bin bir zevk içinde hayatla sevişir. Kalanlarsa vasat hayatlarını, bir ürünün taban ve tavan fiyatlarına benzeyen taban ve tavan duygular içinde yaşayarak yerleşik düzenin sokak lambaları haline gelir...
- ...İnsanların içlerine yüz hatlarına Göre karakterler yerleştiriyordu düşünmeye başladığından beri.
- ...bir sabah, treni kaçırdım. Aşık olmaktan vazgeçtim.
...Geçmişe tükürüp geleceği çiğnedim. Bugünü ise uyuyarak geçirdim.
...Tırnaklarınla elde ettiğin yalnızlığın bozulması hayaliyle yaşamak en büyük ihanet.
...biz ne istediğimizi bilememiştik hiçbir zaman. Ve dolayısıyla her şeyi deniyorduk. Belki görünce istediğimiz, uğruna yaşadığımız şeyi hatırlarız diye.
... Anladım bir yangın merdiveninin olmadığını. Hayatin arka kapısı yoktu. Gizlice sigara içilen karanlık bir boşluğu bile yoktu. Her şeyi bilen, her şeyi bilmeye devam ediyor ve bana gülüyordu.
...Onun için sevmedim ben insanları. Çünkü girince içlerine, nerelerinden çıkacağın belli değil. Belki kıçlarından belki gözlerinden...
...Yarın, bugünü yaşanabilir hale getiriyordu. Kendimizi bir binanın tepesinden hep beraber boşluğa bırakmayışımızın tek nedeni yarındı!
...Dünyanın en eski mesleği fahişelikse, dünyanın en eski hayal kırıklığı da aşktı...
...Ama artık, aşkını beyninde açtığı bir çukura gömmeyi öğrenmişti. Köpeklerin kemiklerini gömmesi gibi.
...Özel hayat ancak kapanan kapıların ardında yeşerirdi çünkü.
...Bu kadar kan akmasına gerek kalmazdı eğer birisi çıkıp benimle ölene kadar ilgileneceğini söyleseydi. Biri çıkıp da bana aşık olsaydı...
...Ama bil ki, zihnin cehennemdir. Sonsuza kadar yaşayacak. Senin gibi. Öldüğünde ise, sen orada olmayacaksın ne yazık ki! - Güneşten kopup odama kadar gelen ışığın yüzünden uyanmak zorunda kaldım. Sabah olunca uyanmak isteseydim kendime bir çalar saat alırdım. Birden gözümün önüne kızgın güneşi, üzerine dev bir sürahiden döktüğüm suyla söndürdüğüm geldi, dünyaya dönüp '' Haydi, herkes yatağına! Uyuyoruz! '' demek için...