- ...Aslında, oyundaki roller, sokaktaki insanların gündelik yaşantısının bir parodisiydi. Sadece bir canlandırma. Herhangi bir kasabanın düşman işgalinden kurtuluşunu temsili olarak canlandırılmaktan farklı değildi. Yalnız bu parodide, sahibe hayatı, köle de insanı simgeliyordu. Ve bütün insanlar hayat tarafından dövülür, nadiren de ödüllendirilirdi. Bu kadar basit. ? Az, Hakan Günday (Sayfa 96 - Doğan Kitap)
- Manzaradan değildi cam kenarını sevmesi. Yanında bir kişinin az olması demekti. Öğreniyordu Derda... Ne kadar az, o kadar iyi... ? Az, Hakan Günday
- İnsanın kaderine öldürene kadar tecavüz etmeyi istediği gün, o kaçış fikrinin bir kara delik gibi zihnine gelip yerleştiği gündür.
- Ancak modern dünyanın modern eleklerinden geçmiş modern artıklar için, başka bir canlıya zarar vermemenin onlarca hukuki yolu, ahlaki, dini, toplumsal nedeni vardır. İnsanlığın doğal gelişimi bu yöndedir. Yani kendinden utandığı için kendini kısıtlamak yönünde. Tıpkı kurda dönüşeceğini bilen adamın kendini yatağına zincirlemesi gibi. Ancak, üstüne birkaç jeolojik katman da binse, insan biçimi değişse de insanlığın değişmeyeceği bilindiğinden cinayetler kişisel olarak devam edecektir. Yani insan, öldürme istediğini yerine getirmek için intihar edecektir.
- - Bir sigaran var mı? İşte böyle başladı. Her şey bu üç kelimeyle başladı. Bir sigaran var mı? Yok, diyebilirdi. Belki de hiç yanıt vermemeliydi. Aslında o gün Zargana Koma'dan bir sigara istememişti. Bir hayatın var mı, diye sormuştu belki de. Ve o, evet demişti. Sana verebileceğim bir hayatım var...
- Bir yerde okumuştum, her basamak dört saniye hayat uzatıyormuş. Asansöre binerek intihar mı etseydim?
- Dünyada aslında iki ırk vardır: Dolandırılanlar ve tecavüz edilenler.
- Hiçbir yere ait olmayanları iyi tanırım. Her yere aitmiş gibi davranırlar.
- Oysa hayat, her bölümünde ayrı bir hikayenin döndüğü neşeli bir dizi değil, sonunda herkesin öldüğü ve katilin bulunamadığı sıkıcı bir filmdi.
- Kurtulmaya gelmedik dünyaya. Daha da saplanmak için buradayız. Dibine kadar. Onun için çürüyor bedenlerimiz ölünce.