- Ne de olsa bütün nefretler aynı yere dökülürdü:Yarına"
- İnsan uyandığını nasıl anlar? Her gözlerimi kapattığımda söz veririm kendime. "Bu sefer tanık ol uyanışına" diye. Uyanışımın aşamalarını bilmek isterim. Ama olmaz. O kadar uzaktır ki o iki dünya! Milyonlarca kilometre mesafe vardır gözlerin kapanmasından açılmasına.
- Herkesin kendine göre bir hücresi var. Bazılarınınki daha genişse, neyi değiştirir? Mahkum olduktan sonra hayata, fark eder mi üçe üç bir oda ya da binlerce kilometrekarelik bir ülke?
- Belki de insan kendini öldürmesin diye hayal etme gücüne sahiptir.
- "Günlerini nasıl geçirdiklerini,hangi şarabı tercih ettiklerini ve bir ay içinde ellerine geçen paranın miktarını onlardan daha iyi biliyordu.Çünkü insan kendi hayatının içinde kaybolmuşken nadiren dikkat eder sabah kahvaltısında kaç dilim ekmek yediğine."
- "Gerçek tehlikenin görünmediğinden,gerçek acının renksiz ve kokusuz olduğundan haberi yoktu."
- İçi yanan dünyanın,üzerindeki hayatı er geç kaynatacağı ana kadar fokurdamasının sesi...
- Hayat, magmanın tabanları yakmaya başlayacağı güne kadar var. Daha sonrası yok. Küllerin aşkları, dostları olmaz. El ele bile tutuşmazlar. Rüzgar izin vermez. Savrulurlar. İnsanlar gibi. Bronzlaşmış tatilcilerin tanımadıkları denizlerin akıntılarına kapılmaları gibi... Yanık kokan bir dünya. Tüten insanlar. Dumanlı bir hayat. Cehennemden biraz daha serin bir dünya...
- "Hayatında yaşamak dışında her şeyin bir nedeni vardı."
- "İntihar rakamlarının günümüz dünyasında bu denli yüksek olmasının başlıca nedeni hayatın zor ve insanların zayıf olması değil,insanların bir canlıyı öldürmeden insan olamayacakları gerçeğidir."