- Sadece okuyordum. Yapabileceğim başka bir şey yoktu. Belki bir de kendimi öldürebilirdim ama ona da zamanım kalmıyordu.
- Piçler aşık oldukları kadınların kendilerini kurtaracaklarını düşünür. Oysa hiçbir kadın dünyaya bir piçi kurtarmak için gelmemiştir.
- Düşünüyorum; öyleyse varlığımı yok edebilirim.
- Tanrı'nın Tanrısı yok. Biz ona inanıyoruz, ama o hiçbir şeye inanmıyor. Belki de tek gerçek tanrısız, Tanrı'nın kendisi. Tanrısızlık Tanrı'ya mahsus! Bu yüzden, kurallarda asalet ve adalet arama! Çünkü Tanrı, ne asil ne de adil olmak zorunda!
- İnsanlığın sonu nerede durması gerektiğini bilememekten gelecek.
- Her insanın boşluğa doğma hakkı olmalıydı. Vatansız, toplumsuz, ailesiz ve kişiliksiz olmak her insanın hakkıydı. Hiçbir insan, genetik ve kültürel mirasın baskısı altında yaşamaya mahkum edilemezdi. Hiçbir insan, Tanrı'nın iyi olduğuna inanmak zorunda değildi.
- "Bak" dedi. "Seni buldum. Neymiş adın, biliyor musun?" Güldü. Kitabın kapağındaki ilk kelimenin üzerinden parmağıyla geçerek, "Oğuz.." dedi.Sonra da ikinci kelimeye dokundu. "Atay.. Oğuz Atay.."
- Çünkü her hareketin nihai sonucu acıydı ve belki de, insanoğlu bunu bilse, hiç doğmazdı. Belki de daha kötüsü, bütün bunları bilse de doğmaya devam ederdi. Ne de olsa, insandı ve doğası gereği arsızdı. Doğmak için her şeyi yapardı. Gerekirse karnından çıktığı annesinin leşini doğumhanede bırakır, hatta dünyaya ikizine yapışık bile gelir, ama yine de doğardı...
- Her doğum, en az iki ölüm eder. Biri yaşamak, diğeri yaşatmak isteğine bağlı, iki ölüm.
- "Kaç kez itiraf edilir ki aynı günah aynı insana.."