- Renkler... İşin garibi Körlüğümden beri İnsanları olduğu gibi Renkleri de daha iyi algılıyorum.
- Çok şükür görmüyor gözlerim. Ya kör olmayıp da Göremiyor olsaydım.
- Kör olup gören var. Gözleri açık olup görmeyen. Kendimi savunmak için söylemiyorum, Tam tersine, bir çeşit itiraf bu söyleyeceğim: Kör olduğumdan beri gördüğüm birçok şey var ki Gözüm açıkken görememiştim.
- Hiçbir yere. Çünkü gidecek hiçbir yer yok. Her yere gidildi. Ama ben gene gidiyorum. Çünkü hiçbir yer çok uzak...
- Hiçbir konuşma, hiçbir anı yok mu bütünlüğü içinde yaşayan, parçalanmayan? Şimdi, şu anda yeniden yaşanabilecek? Genellikle kopuk kopuk, diyor Birinci Ses. Neler? diye soruyor İkinci Ses. Belli bile değil, diyor Birinci Ses. Her biri kopuk kopuk. Her biri paramparça. Her biri kendi yalnızlığında. Her biri kendi karanlığında. Her biri kendi unutuluşunda.
- SESSİZLİK Kadın, Ne kadar sessizsin, dedi. Üç gündür birlikteyiz. Üç sözcük çıktı ağzından. Adam, gözleri kadının gözlerinde, yanıtlamadı. Kadın, Ama böyle giderse ben seninle hayatımı birleştiremem, dedi. Adamın sağ gözü seğirdi, üst dudağı titredi. Kadın, Biliyorum, bu seninki inat, dedi. Beni sınıyorsun. Adam, gözlerini kadının gözlerinden ayırmadan, Ceketim nerde? dedi. Kadın, Hayret, dedi. Dördüncü sözcük: ceket. Yukarda, yatak odasında. N'apacaksın ceketini? Adam, merdivene doğru yürürken, Uzatma, dedi. Ceketimi ver. Gitme zamanı geldi.
- YETERLİ Bir sıcak çorbam olsun, bir de saman döşeğim. Ses olmasın, gürültü olmasın, kimseler kapımı çalmasın, ya da çalacaksa hiç beklemediğim, ömrümde yüzünü görmediğim bir kişi çalsın. Küpümde suyum, ya da daha iyisi, fıçımda şarabım olsun. Biraz da unum. Biraz da tuzum. Bir-iki çeki de odunum. Sözcükler olmasa da olur. Hecelerle yazarım. Heceler olmasa da olur. Horozun ötüşü. Eşeğin anırması. Köpeğin havlaması. Atın kişnemesi. Suyun şırıltısı. Yağmur dam---dam---damlası. Tüm bunlar yeter. Gerçekten mi? Evet, evet. Yeter de artar bile.
- KİLİT Anahtarlar nerde? Bilmiyorum. Nasıl bilebilirsin ki hangi kapıyı açacağını bilemediğin anahtarların nerde olduğunu...
- Gözleri tavanda bir noktaya dikili. Kuşkusuz, bir düş kuruyor. Bilmiyorum, geçmiş günlerin mi, yoksa gelecek günlerin düşümü bu? Yoksa ne geçmişin, ne geleceğin düşü mü? Kim bilir, belki bir düş de değil. Yalnızca tavanda bir noktaya dikilmiş bir bakış: "Hayat dedikleri demek buymuş"
- "Sevgilisini boş yere bekleyen bir erkek için gece bitmek bilmez; gündüzleri çalışan işçi için bir gün kısa bir süre değildir; sert bir ananın kolları arasında yaşayan genç bir kız için bir yıl yüzyıl gibidir; isteklerimi, umutlarımı geciktiren her an bana dayanılmaz bir uzunlukta gelir"