- ?Hava ağırdı. Eriyen bir kurşun. Buharını ben soluyordum. Kesik soluyuşumla.? (s. 34
- ?Nerden binmiştim bu gemiye? Nasıl binmiştim bu gemiye? (Eskilerin deyimiyle, feleğin bir cilvesi olmalıydı bu.)? (s. 34)
- ?Amacımız ne? Kendimizi mi kurtarmak, yoksa gemiyi mi?? (s. 43) O halde bilinmezliğin rotasında bilgisizlik içinde ilerleyen geminin yönetimi ele alınmalıdır, ?Güzel bir rota çizmek. Ilıman bir ülkenin limanına, en kısa zamanda ulaşmak. Bütün tayfaları, bütün yolcuları bu limana çıkarmak, sonra da gemiyi batırmak. Bir güzel batırmak.? (s. 43-44)
- ?Batıyorsunuz çocuklar, batıyorsunuz ve bense sizleri yazgınızla baş başa bırakıp kaçıyorum? (s. 37)
- Öyle günler yaşayacağız ki bu geminin üstünde, yalnız gençler bilecek.? (s. 48)
- ?Batarken bile var. Suyun dibini boylasak bile var. Giderek, asıl o zaman var diyesim geliyor. Gerçek bir umutsuzluktan doğan gerçek bir kurtuluş. Bir gün göreceksiniz bunu.? (s. 47)
- " XXXV / Alaaddin Alaaddin geliyor. Gece. Hoca, benim kardeş hasta, diyor. Nesi var? diyorum. Ateşi var çok, diyor. Ölecek. İlaç vereyim mi? diyorum. Hayır, portakal ver, diyor. Portakal yememiştir hiç."
- ?Aradığın gerçeği hiçbir yerde bulamayacaksın. Hiçbir açıklama yapamayacaksın. Hiçbir alanda. Çünkü kendi dışında neler olup bittiğini anlaman için başkalarının deneyimlerine ihtiyacın var. Bu deneyimleri edinmen içinse, önünde uzun bir zaman yok . ? Ama biliyorum ki senin gibileri yargılamak boşunadır. Sen, o kafanı çelen sorunla, zaten sürekli işkence altındasın. Hiç bitmeyecek bir işkence.?
- "Gün doğumuyla gelen haberci iyi haberler getirir."
- Bu arada ben de öğrendim sürgünde nasıl yaşanır, ben de bu arada öğrendim bütün bir kış boyu, sıfırın altında yirmi beş dereceyi bulduğunda soğuk, nasıl donmaz insan, nasıl dayanır, insan kendi soluğuyla nasıl ısınır, bunu öğrendim, nasıl kendisiyle konuşur insan, nasıl dertleşir, nasıl öyküler uydurur, bu arada ben de öğrendim yaşamın önceden belirlenmiş, ezberlenmiş bir biçimi olmadığını, yalnız denizlerde yaşanmadığını, denizlere belki bir daha dönmeyeceğimi, bu arada ben de öğrendim sessizliğin sesini, ezikliğin, çaresizliğin, baş eğişin, yokluğun eşiğini, bu arada ben de öğrendim.