- Merak ettim sende mi solcusun? - Hayır. Ben muhafazakârım canım. Muhafaza etmek istediğim şeyler var. Bunların başında da sen geliyorsun.
- Herkes güzel bir hikâyenin konusu olabilir. Ama bu, mutlu olacağı anlamına gelmez
- "Neden olmaz," diye soruyorum. "Mutsuz oluruz," diyorsun. "Herkes mutlu olacak diye bir kural yok, biz de mutsuz olalım."
- İnsan ayrılınca değil, yeniden kavuşma ümitleri tükenince yıkılır.
- İnsanın hayatında öyle bir an gelir ki önünde uzayıp giden karanlık yolda ilerlemekten başka çaresi kalmaz, geri adım atamayacak kadar yorgundur çünkü ve yerinde duramayacak kadar da yıkkın. Hayatta çoğu zaman asıl ihtiyacımız olan şey de budur işte, sağlam kalan parçalarımızı toplayıp kör bir kararlılıkla yolumuza devam etmek.
- Ben cezaevine girince yatak koğuşta hazır bekliyor zannediyordum, meğer onu bile mahkumlar sırtlıyormuş Kepez'de. C koğuşuna verdiler beni. Siyasi koğuş yoktu zaten, hepsi adli hükümlüydü. Adli hükümlüler arasında bir hiyerarşi vardır. En başta cinayet gelir. Cinayetler kendi arasında cinayet sayısına göre dizilir. Ondan sonra silahlı suçlar gelir, ateşli silahlar önce, kesici-delici silahlar sonra gelir. Silahlı gasp cinayetten sonra en itibarlı suçtur. Adi hırsızlık adli hükümlülerin koğuşunda sürgün hayatı yaşamak gibi bir şeydir. Ben bombacıydım, asılsız ihbar, hiyerarşide yerim belirsizdi, yine de bir şey çalmamıştım, bu yüzden hırsızlardan bir üst basamağa koydular beni.
- çaya sekiz şeker attı.o prensipleri olan biriydi.
- -çok mu sevmiştin? -bilmem ben sevmeyi bilmiyorum heralde kimi sevsem benden nefret ediyor.
- Bir insana duyulan sevginin çaresizlikle kesiştiği anlar, hep aynı. Boşa konuşmak, aşkta da ölümde de, hepsi bir. Umut biter, sadece sözler kalır, kırık dökük, yaralı, tedirgin, gücenik. Hiç söylenmese de olacak, hiç söylenmese sonradan çekilen azapları da daha az olacak. Boşa söylenmiş sözlerin azabı, çoğu zaman hiç söylenmemiş sözlerin azabından ağır. Syf: 82
- Şimdi düşünüyorum, kaç yıl sonra, alkol, sigaralık, kubar, extacy, eroin, kokain, amfetamin, roj, taş, çakmak gazı, bonzai ya da edebiyat fark etmez, ne kadar yitik, umutsuz ve unutulmuş olduğunuz da fark etmez, hayatınızın hangi döneminde olduğunuz da fark etmez, hepsi geçer, hepsi biter, hepsinin kafası siktirip gider, karanlığın kalbiyse her zaman orada kalır, atmaya devam eder, duyması gerekenler için. İçimden öyle geldi o gece, falezlerin ucunda, ulur gibi, acıyla havladım birkaç sefer, sonra baktım birileri yaklaşıyor, hemen sustum.