- "Yalnız yapılan iyi işler kalır dünyada. Başka her şey silinip süpürülür."
- "Gözlerimi kapayabilir, kulaklarımı tıkayabilir ama düşünmeden edemezdim."
- "Mutluluk bir dağ yolu gibidir. Bakarsın tepelere tırmanır, sonra bir bakarsın, aşağıya iner. Tek başına nedir insan? Ama başkalarıyla birleşirse dağları devirebilir. Bizim şu güzel, şu yaşanası dünyamız böyle işte."
- "Hangi anaya istersen sor; her ana, yaşasın diye, hayat denen mutluluğu tatsın diye doğurur çocuğunu."
- "Kuvvet kuvveti kırınca, olağanüstü olan değersiz kalır, görkemli olan acınacak hale düşerdi. İşte bundan bir sonuç çıkarıyordu: Bükebildiğin, ezip yok edebildiğin şeyin hiç bir önemi yoktur. Baş eğip diz çökenler, galibin insafına kalmışlardır. Ancak budur hakkettikleri. Dünyanın temel düzeni, asıl kuralı da dayanıyordu."
- "Politikada, esen havaya göre hareket etmek gerekirdi. Fikirler çatışmasında küçük bir nokta, düşmana öldürücü bir darbe indirmeye yeterdi bazen."
- "Bazıları insan hayatının önemli olduğunu sanıyorlardı... Ne laf ya! Devlet bir sobadır ve yakıtı da yalnız insanlardır."
- Ancak o zaman kalktı ayağa. Hıçkıra hıçkıra ve büyük acılarla, geriye dönüp ağır ağır yürümeye başladı. Hiçbir şey, hiçbir şey avutamazdı onu. Gecenin karanlığına boğulan Aksay'da onu avutabilecek hiçkimse yoktu. O acılar içinde, o gözyaşları arasında, Hacımurat'a verdiği sözü hatırladı. Babaları savaştan döndüğü zaman onu karşılamaya beraber gideceklerdi. Ama artık, Çabdar'ı, babalarının atı Çabdar'ı dörtnal koşturarak, istasyona babalarını karşılamaya gidemeyeceklerdi. Aksay'da, yeteri kadar buğday da ekemeyceklerdi artık. Onca toprağı işlediği için ışıl ışıl parlayan pulluklarıyla, pullukları çeken atlarıyla, gururla, neşeyle köye dönecekleri o mutlu gün hiç gelmeyecekti! Ve o da Mırazgül de, onu sevinçle karşılamak için sokağa koşamayacak, onu köye girerken göremeyecek, ona hayranlık,onunla gurur duyamayacaktı. Düşleri yıkılmış, paramparça olmuştu. Bunlar için ağlıyordu işte... (syf.205)
- Dağlara yine sonbahar geldi.Gürültülü yazdan sonra her taraf yine sonbahar sessizliğine daldı.Yaylaya çıkanların kaldırdığı toz duman çöktü, yaktıkları ateşler söndü. Hayvanlar kışlaklarına çekildiler. Onlarla beraber insanlar da gitti. Dağlar bomboş kaldı.
- Dallarda asılı durmaktan yorulan yapraklar da düşüyordu yerlere.