- Ama tarlada kaldım. Olduğum yerde. Uzun zaman oturdum. Başımdan düşmüş yazmayı bile kaldıramadım. Yol boyunca ilerleyen uzun bir karınca sürüsüne takıldı gözüm. Yanıbaşlarında bir insanın acı çekerek oturduğunun farkında bile olmadan çalışıyorlar, çöp ve tane taşıyorlardı. Ben de bir emekçiyim onlar gibi. O ufacık yaratıkları kıskandım. Acı, tasa bilmeden çalışıyorlardı. Savaş olmasaydı karıncaların hayatını kıskanır mıydım? Bunu düşünmek bile utandırıyor beni.
- Gölgemi seyretmekten zevk alırdım.Sokakta yürürken arada bir gölgeme göz atar,kendimi aynadaymış gibi görür ve çok beğenirdim.İşte öylesine tuhaf bir kızdım ben.
- '?Öl ve sonra kendi küllerinin arasından yeniden doğ!' deseler, hiç tereddüt etmeden ölür insan... Keşke insanın yüreğinde böyle bir ışık yansa da ruhunu aydınlatsa, serbest ve sağlıklı olarak en yüce duygularla kaygısızca düşünebilse...
- Ee oğlum, insanlar akılları ile değil de zenginlikleri ile tanınmaya, büyüklenmeye kalkışırsa, bunun sonu kötü olur.
- Soyle bana toprak ana, gercegi soyle: insanlar savasmadan yasayamazlar mi?
- Bu yerlerde trenler doğudan batıya,
Batıdan doğuya gider gelir.. gider gelirdi... - Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir., gider gelirdi..
Bu yerlerde demiryolunun her iki yanında ıssız, engin, sarı kumlu bozkırların özeği Sarı-Özek uzar giderdi.
Coğrafyada uzaklıklar nasıl Greenwich meridyeninden başlıyorsa, bu yerlerde de mesafeler demiryoluna göre hesaplanırdı.
Trenler ise doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir., gider gelirdi. - Zaman ne kadar geçerse geçsin, bazı konularda hiçbir şeyi değiştiremez.Elinden malını mülkünü, varını yoğunu alsalar, bundan ölmezsin.Bunları yine edinebilirsin.Ama senin onurunu kırar, ruhunu öldürürlerse, işte buna bir çare yoktur...
- Yeri gelmişken, benim anladığım gerçek mutluluğun da bir rastlantı sonucu olmadığını, yaz yağmuru gibi birden bire başımıza düşmediğini söylemeliyim. Gerçek mutluluk, yavaş yavaş, azar azar gelir ve bu bizim hayata bakış açımızla, çevremizle, çevremizdekilere karşı davranışımızla doğrudan doğruya ilgili ve orantılıdır. Mutluluk, birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden doğuyor.
- İşte o anda anladım ki, bir ananın mutluluğu, milletin mutluluğundan doğuyor, aynı kökten olan ağacın dalları gibi bir kökten geliyor. Kaderi de onun kaderiyle bir oluyor. Çektiğim bütün acılara, hayatın bana indirdiği korkunç darbelere rağmen bugün de bu düşüncedeyim. Ne olursa olsun, milletim yaşıyor, ben de yaşıyorum...