- Ama 'zaman' denen gaddar olgu, her şeyi değiştirmede, unufak etmede mahirdi. Kimi değiştirmemişti ki zaman?
- ''İşte bu, cehennem!'' diyordu Nimeta içinden. ''Sonunda cehennemi gördük.Tanrı günahlarımızı bu dünyada ödememize karar vermiş olmalı.''
- "Biliyor musun, insan bir müddet sonra özlemeye de alışıyor. Ne hazin ki insan her şeye alışıyor..."
- "... İktidar böyle bir şeydir kızım! Fazla güç insanı ahlakından da eder, aklından da."
- "...ya bize öğretilenlerin çoğu yanlışsa?"
- "Sonra lise öğrencilerini okula taşıyan otobüs, üst kat pencerelerinde, genç kızların taze yüzleriyle hızla aktı. Ürperdim. Gençliğim de böyle hızla akıp gitmişti benim, tıpkı evimin önünden geçen otobüs gibi. Kaşla göz arasında! Ben farkına bile varmadan! Anılarımı dahi bana bırakmadan!... Keşke kuyruğuna yapışıp hiç bırakmasaydım, hızla geçen geçen gençliğimi. Ahh keşke!"
- Ne kadar çok insan ya ölüyor ya da ölmek istiyordu bir süredir.
- Aşkımı paylaşamıyorum Nimeta
- "70'li yıllara geldığımızde bu kez, devrimci, ülkücü diye bölündük. Ne kadar çok genç insan öldü bu manasız çatışmada. Yine darbe! Sonsuz acılar! Ateşler içinde bir vatan! Alevi-Sünni diye ayrıldık. Türk-Kürt diye ayrıldık. Gencecik çocuklarımıza kıydık, en değerli sanat insanlarımızı yaktık, kül ettik, yerlerini asla dolduramayacağımız. Şimdi yine aynı şeyi yapıyoruz. Bu kez din üzerinden bölünüyoruz. Türbanlı-türbansız, inançlı-inançsız, dinci-laik! Sürekli intikam peşindeyiz. Ne saçma bir gidiş bu! Ne tehlikeli, ne yaman!"
- Uykusuzluk çektiğim anlarda, bazen tuhaf sahneler beliriyor kafamda. Daha yoğun ve parlak bir aydınlık hatırlıyorum sanki, daha ışıklı bir sabah... Geceleri ise, masallardaki gibi, adeta gökte bana göz kırpan yıldızlar ve ara sıra yatağının üstüne kocaman bir lamba açılmışçasına uykularımda içime dolan sıcaklık hissi. Derken, bir panik duygusu sarıyor beni. Kaçmak istiyorum. İyi de kimden neden?