- Kekik kokan dağlardan inip
Dörtnala koşarken ufka
tökezlenen bizdik
Ağıt yakan kara gözlü bacılar
yaralandık , eksildik , incildik - Marifet, işleri yoluna silahsız koymaktır yeğenim.
- Ölümle burun buruna yaşamaya başladıktan sonra, benim içim öncelik taşıyan şeylerin, ne denli önemsiz olduğunu fark ettim.
- Bakma Avrupalıların öyle İnsan Hakları havarisi kesilmelerine filan. Kendilerinden olmayana hiç merhametleri yoktur.
- "Ne sıklıkla günah çıkarıyorsunuz oğlum?" diye sordu. Stefan şaşırdı. Bu soruya doğru yanıt vermesi imkansızdı. Boşnak alışkanlıklarının dışında bir uygulamaydı bu. Macaristan'ın Bosna'yı Roma'ya şikayetinde, günah ve haç çıkartmak gibi, onlara saçma gelen uygulamalara itibar etmemeleri yatıyordu zaten.
"Ben sık günah işlemiyorum efendim" dedi. - Savaş insana her şeyi öğretir, birde barış içinde yaşamayı öğretse keşke.
- Bir yanardağ sadece kendi yüreğinde patlayıp sönmüştü ve söndüğünde külleri sadece onun gönlünü mezara çevirmişti. ?sayfa30-
Onlara daha iyi bir yaşam verebilmek için koşuşturup durmuştu sağdan sola. Ama demek ki mutluluğun yolu, daha çok para kazanmaktan , daha iyi şartlarda yaşamaktan geçmiyordu. Evine refah getirmişti ama bu kez de huzuru kaçırmıştı elinden. Şimdi karısı bunalımda , çocukları başıboş , kendi şaşkındı. Ailesinin tüm fertleri mutsuzdu. Bu mutsuzluktan kendine düşen payın bilincindeydi Burhan. ? sayfa 32-
"......Siz de Müslüman mısınız?" diye sordu berber.
"Dörtte bir."
"Ana tarafından mı , baba tarafından mı?"
"Bir kadın tarafından." ?sayfa 179-
Bogomil inançlarına göre , içinde yaşadığımız dünya ve dünyevi zenginlikler şeytanın bir aldatmacasıydı. Bu nedenle rahipleri , üstünde çok sade bir urbayla dolaşırdı. Tanrı egemenliğinin , ancak manevi alanda var olduğuna inandıkları için , Boşnaklar'ın gözünde iç disiplin , doğruluk ve dürüstlük, verilen sözün tutulması, iyilik ve şefkat çok büyük önem taşırdı.-sayfa235-
Boşnaklar , kimsenin toprağında gözleri , dini inanışlarında zorlama olmadığı halde , Balkanlar'da varoluşlarından beri barış yüzü görmemişlerdi..."-sayfa237- - Acı çekmenin türleri, çeşitleri ve Allah'ın da bir bildiği vardı ki, her kula en azından bir acı mutlaka düşüyordu. Bir gün kaçınılmaz olarak benim de sevdiklerime vereceğim acıyı düşününce ürperdim, bana biçilen kaderde, şairinde dediği gibi, 'tersine akıyordu hep içimin ırmakları'.
- İnsanlar kendileri gibi yüreklerinde sır saklayanları sezer ve onlara sempati duyar.
- Biz Türkler, bize göre garip kıyafetlere bürünmüş insanları, eğer yabancıysa hoşgörüyle karşılar, bizdense alay edip laf atmaktan kendimizi alamayız.