- Sevinç mezarlıklarından geçerken ıslık çalma korkmamak için. Korkmayı öğren, korkutmak istersen.
- Paltolarımızı sırtımızdan, atkılarımızı boynumuzdan bu kadar çabuk alacağını beklemiyorduk.Beklemiyorduk, ama geldi.Uyandırmak istemiyordu,ama uyandırdı.Hemde nasıl uyandırma! Dallar deli gömleği giydi, toprak misafir yorganını çıkardı, gök sigarayı bıraktı.Horozlar seslerini, kediler tırnaklarını bilediler. Geldi ve öperek uyandırdı.
- Sevgili Dost, Eğer yeryüzündeki bütün elleri bir masanın üzerine koysalar,elini bulabilirdim onların içinden.
- Sevgili Dost, Ama tanıyorum yine onları. Utandırmamak için tanımamazlıktan geliyorum. Kulak kesilecek bir söz kalmadığını görüp Van Gogh gibi kulağımı kesiyorum.
- Sevgili Dost, İşte yıkılmayacağını düşündüğümüz binalar, çocukların kumdan şatoları gibi unufak.
- Neyin üzerine bina ettiğini bilmeyenler, neyi bina ettiklerini nereden bilecekler? Nereden bilecekler inşa ederken bozulan eşitliğin, yıkılırken kurulacağını
- Cennetle cehennem yarışa kalktı. Sen hala susuyorsun. Güneş dürüldü, yıldızlar döküldü, vahşi hayvanlar bir araya toplandı. Sen hala susuyorsun
- Kederin ağına takılan balıklar, çırpına çırpına ölüyor. Mutluluk bir seyahat şekli olması gerekirken, bir türlü ulaşılamayan hayali istasyonlar haline geliyor.
- Yüzlerimiz hüznün yüzlerce elbisesinden hangisini seçeceğine bir türlü karar veremiyor.
- O halde,"Bizi mutlu kılan şey şartlardan çok, ruhumuzdur." İstemekle değil istememekle hür olan ruhumuz.