- İnsanlar birbirlerine mektup yazmalı. Çünkü mektupta sesin tonu belli olmaz. Çünkü mektup düşünülerek yazılır. Birdenbire ağzımızdan kaçan kelimeleri hiçbir şey geri getiremez. Söylediklerimizin üstü çizilemez. Çünkü söylediklerimiz dinlenmeyebilir; sözümüz kesilir, içeriye o anda biri girer, okunan mektup ise mutlaka tamamlanır.
- Modern Zamanlar'ın yaptığı soygunların haddi hesabı yok. Ama içlerinde öyle büyük bir hırsızlık var ki yıllardır yeri doldurulamıyor. Ne hazine geçiyor ele, ne soyguncu yakalanıyor... Evet! "Güven"i çalınmış bir dünyadan söz ediyorum. Artık kimsenin dostluktan, aşktan, arkadaşlıktan, ortaklıktan, anlaşmadan, iş birliğinden, dayanışmadan söz edemeyeceği bir dünyadan...
- Sevgili Dost,
Yağmur korkuyu,çaresizliği ve yalnızlığı süpürüyor evimizden.Rahmet!Toprak kokusu geliyor penceremizden Başlangıç
topraktı,son da toprak.Üzülme güzel son,güzel başlangıçların olacak... - Sevgili Dost,
Bu sabah kuş sesleriyle uyandım.Ne güzel degil mi? Hayır,güzel degil!
Açık penceremden ok gibi dalıp yastıgıma saplanan karga sesleriydi.Kuş sesleri dediğimde aklına asla karganın gelmediğini biliyorum.Bu,karganın da bi kuş türü olduğunu bilmeyişinden değil,karganın türünün en önemli özelliği olan güzel bir ötüşten mahrum oluşundan elbette. Yüzümü yıkarken,acaba diyordum, acaba türümüzün en önemli özelliklerini taşıyor muyuz? Hareketlerimiz ve sözlerimiz nerelere saplanıyor?
Acaba "İNSAN" denince hatırlanıyor muyuz?... - Sevgili dost,
Eksik bilgi bizi yanlış adreslere götürür.Arkadaşlıklar,dostluklar,ortaklıklar ve evlilikler hep bu yüzden biter.Kim bilir hayatımızda kaç kez,"Nasıl da tanıyamamışım!" demiş,kaç kez ince buz tabakasına aldanıp üzerinde yürüdüğümüz gölün soğuk sularında bulmuşuzdur kendimizi... - Hayalini zorlama! gözünün erişemediğine nasıl erişsin düşlerin.
- Sahipliği yanlış yerlere vereli başımız dertten kurtulmuyor. Her seferinde mataramızdaki su bitiyor. Her seferinde salıncağın ipi kopuyor. Her seferinde mayına basıyoruz. "Sahibim" dediklerimiz cesetlerimizin üzerinde piramitler inşa ediyorlar. Sahibimizden uzak kaldıkça sahiplerimiz daha çok cefa edecek bize. Şükredelim, burnunuza kanca takıp gezdirmiyorlar sokaklarda. Sahi gezdirmiyorlar mı?
- Sevgili Dost, Şimdi kibritini çak ve bana insanların birbirlerinin acılarından nasıl zevk alabildiklerini anlat. Diyelim bunu anlatamadın, o zaman yanıbaşlarında kendilerine ihtiyaç duyan birine karşı gösterdikleri kayıtsızlığı açıkla. Bunu da mı açıklayamadın, o halde Goethe'nin, Genç Werther'in Acıları'nda sorduğu şu soruyu cevapla: "Nasıl oluyor da, insanı mutlu eden bir şey, aynı zamanda onun felaketinin de kaynağı oluyor!"
- Sevgili Dost, Bir zarfı açmak kadar kalbi titreten ne vardır. Zarf mahremiyettir, mahrem olmasa da satırlar. Bir köşeye çekilinir, yalnız okunur mektuplar. Francesco Petrarca, "Kulübeye gece geç vakit döndüm. Bir an önce ve aklıma geldiği gibi bu mektubu yazmak için evin kuytu bir köşesine çekildim. Çünkü mektubu başka bir zamana bıraksaydım, yerin değişmesiyle belki duygularım da değişecek ve yazma arzum yok olacaktı," diye başlar bir mektubuna. Demek başka bir zamana bırakılmamalı mektuplar; yansıtmalı anı. Demek bir köşede yazılmalı mektuplar.
- Kelimelerin üzerine basa basa yürümek ne soğuk