- Bir oteli yönetmekle bir kurumu,geniş bir işletmeyi ,bir ülkeyi yönetmek aynı şeydi aslında. İnsan kendini ,olanaklarını tanımaya ,gerçek sorumluluğun ne olduğunu anlamaya başlayınca , bocalıyordu, dayanamıyordu. Ülkeyi yönetenler iyi ki bilmiyorlardı bunu;yoksa bir otel yöneticisinin yapabileceğinden çok daha büyük hasarlar yaparlardı yeryüzüne...
- Haşim beyin getirdiği hekim bir hastalığı olmadığını ,bitkin düştüğünü,yakında düzeleceğini söylüyor. Nureddin bir ara gözlerini açıp gülümsüyor;' Baba ,her şey öyle iyi ki' diyor.Ertesi sabah ölmüş...
- Onlardan,bu konakla ölülerden başka bir şey yoktu artık kasabada.
- Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak.
- Üç gündür yatıyordu. İlk günü bütün dünyaya küs, bedeninin yakınmasını dinledi. Oynak yerleri, başı durmadan ''biz varız'' diye bağırdılar. İnsan hasta oldu mu kendi etinin bilincine daha çok varıyordu. Belki onları toplum içinde yaşatan, hastalık bilinciydi.
- İnsan geçmiş bir olayı kafasından kazıyıp attığı sanıyor. Değil. Tortuya benzer bir kalıntı var.
- Arkasında , alaca karanlıkta belli belirsiz kıpırdayan insan suratlarına meydan okurcasına baktı. Ama onu kimse görmedi.
- Yoksa herşey ben olmadığım zaman. Benim olmadığım yerlerde mi oluyordu?
- İnsanlardaki her duygu bir renktir.
- Neden ben de sizin gibi olamıyorum? Bir ben miyim düşünen? Bir ben miyim yalnız?