- Tatlı bir kazaydı bu ; ama insanın ölmesi nasıl da kolaydı...
- Olanla yetinerek, aramadan, düşünmeden yaşanılsın diye yaratılmış bir dünyada yalnızdı. (Sf: 152 - YKY Yay. - 33. Baskı)
- Sevilende bizimle ortak duygular vardır sanırsınız. (Sf: 122 - YKY Yay. - 33. Baskı)
- Bütün sıkıntım tez geçen bu kül yanığı diye düşündü. Bu kadar rahatlık beni korkutuyor. Hiç olmazsa birkaç gün sürecek bir hastalığa tutulsam! (Sf: 114 - YKY Yay. - 33. Baskı)
- Kalktılar. Aynı odada uyumuyorlardı. İki kişilik toplumda sevgiyi dipdiri tutacak çareyi bulduklarını sanıyorlardı. Evlenen iki kişinin gitgide sevgilerini yitirmelerinin baş sebebini aynı yatakta uyumalarında görürdü. Uykuda başına buyruk yaşayan inan bedeninin kendini koyvermişliği, hormalası, yellenmesi, hepsinden çok o biteviye uyku soluması, kişinin bu bedende aramaktan hoşlanacağı gizlerin değerini düşürürdü. Gerçek sebep bu muydu acaba? Yoksa içinde gizli bir ikiyüzlülükle, kim olursa olsun, bir başkasının kendini uyurken seyretmesini mi istemiyordu? Yaşadığınca hiç kimseyle bir yatakta uyumamıştı. (Sf: 113, 114 - YKY Yay. - 33. Baskı)
- Sen hiç gerçekten sevişen iki kişinin evlendiklerini gördün mü? Ben görmedim. (Sf: 78 - YKY Yay. - 33. Baskı)
- Amaçlarına götürmekteki başarısı denenmiş o pek rahat 'sıra'larını bozmazlar. Önce el tutulur, sonra öpüşülür, sonra memeler okşanır, en son etekliğin altı gelir. (Sf: 33 - YKY Yay. - 33. Baskı)
- Şu yakışıklı erkek buydu. Artık tanıyordu onu. Şiirlerin, kitaplardan kapma büyük sözlerin yapma süsünden sıyrılmış; beylik yargılarla dolu, bayağı. Böyleleri için en önemlisi kızlıktı. Oysa, B.' nin ona vermek istediği şeyin yanında kızlık neydi ki? Yarın gidip onların bu kızlık dedikleri şeyi tanımadığı bir erkeğe verecekti. (Sf: 33 - YKY Yay. - 33. Baskı)
- Dibinde bir yudumluk kararmış çay artığı vardı.Bardağı ağzına götürürken gözlerini kapadı ; durgun ,bayat çayın kokusunu duydu; kadının dudaklarının izi sandığı yeri öptü...
- Yastığı çevirdi ,sarıldı ; yüksek sesle 'Gelmeseydin ölürdüm ' dedi...