- Düzyazı, yazı teknolojisinin bir yapımıdır. syf.50
- ... Ama niye kendimizi bir bir modele hapsediyoruz ? Biz ikili sistemler değiliz ki! Niye yazılı metin yerine yazıyı koyduk? İkisi birden dünyamıza sığmaz mıydı? Üstelik sözlü metin yer bile tutmaz, kendi kendine yeniden değerlendirir ve kağıt hamuru gerektirmez. Sözcük müzik gibi davrandığında ve yaratıcı "salt" yazar değil de dil enstrümanının çalgıcısı olduğunda ortaya çıkan ilginç şeyleri niye terk ettik, aşağıladık? syf. 52
- "Eğer bir şeyi bütün olarak görebilirsen , hep güzelmiş gibi görünür. gezegenler, yaşamlar...Ama yakından bakıldığında bir dünya yalnızca toz ve kayadan oluşur. günden güne yaşam daha da zorlaşır, yorulursun, ritmi kaçırırsın . Uzakliği arasın -ara vermeyi. dünyanın ne kadar güzel olduğunu görmenin yolu onu ay gibi görmeten geçiyor. Yaşamın ne güzel olduğunu görmenin yolu ölümün bakış açısından bakmaktan geçiyor "
- Spor, yapılırken iyi de, sözü edilince epey sıkıcı bir şey.
- Küçük çocukların ne kadar acımasız olduklarına dair söylenenlere gelince, büyüklerinkinin yanında onların zalimlikleri solda sıfır kalır. Küçük çocukların akıllısı da kafası çalışmayanı da aptaldır işte. Aptalca şeyler yaparlar. Akıllarından geçenleri pat diye söyleyiverirler. Düşünmedikleri bir şeyi söylemeyi öğrenmemişlerdir henüz. Bunu daha sonra, yetişkinliğe geçip, yalnız olduklarını anladıkları zaman öğrenirler.
- Sanırım yalnızlığınızın gerçekten farkına vardığınızda çoğu zaman paniğe kapılırsınız. Bundan kurtulmak için apar topar kaçar, gruplara -klüplere, derneklere, takımlara, kalıplara- sığınırsınız. Birdenbire tıpatıp ötekiler gibi giyinmeye başlarsınız. Aslında görünmez olmanın bir yoludur bu.
- Bazı çocukların içindeki o Ben duygusu pek fazla gelişmemiş. Grubun gerçek anlamda birer parçası onlar. Ama birçoğu benim de denediğim şekilde davranıyorlar, yani rol yapıyorlar. Aslında içlerinden gruplara katılmak falan geçmiyor, ama gene de kaynaşıyor, idare edip gidiyorlar. Keşke ben de öyle olabilseydim. İyice ikiyüzlü olabilmeyi gerçekten çok isterdim. Kimseye zararı olmaz bunun, hayatı biraz daha kolaylaştıracağı da kesin. Ne var ki, ben hiç kimseyi kandıramam. Onların ilgilendiği şeylerle ilgilenmediğimi biliyorlardı. Bu yüzden beni hor gördüler, beni hor gördükleri için ben de onları hor görüyordum.
- Müzik ile düşünmenin birbirine bu kadar benzediği daha önce hiç aklıma gelmemişti. Aslında müziğin de düşünmenin bir başka biçimi olduğu ya da düşünmenin, müziğin bir başka biçimi olduğu söylenebilir.
- Herkes yapamazsın deyince sen de inanıyorsun. Edebiyatta da böyle olmuş; ta bir sürü kadın bunları dinlemekten usanıp, kadınlar roman falan yazamaz diye tutturan erkekleri artık yerin dibine batıracak denli büyük romanlar yazana dek. Asıl sorun, üçüncü sınıf erkeklerin elde ettiğine erişebilmek için kadınların kesinlikle birinci sınıf işler yapmak zorunda olmaları.
- Neden insanlar sporda ya da politikada başarı kazanmış birini kahraman ilan ederken, düşünmesini iyi beceren birini hor görüp ona kızıyorlar? Kafadaki düşünceler doğrudan doğruya para ya da iktidara yönelirse, o kişi yine kahraman oluveriyor.