- "Galiba sanatçısınız." dedi adam açık bir küstahlıkla.
"Hayır, yalnızca boku bir görüşte tanırım!" - Daha Urras'taki ilk günlerinde Urras'lıların dağ gibi dışkının içinde yaşadıklarını, ama hiçbir zaman boktan bahsetmediklerini fark etmişti.
- Bildiğin gibi biz Odocular için araç amaçtır.
- Bak, nerede mülkiyet varsa orada hırsılık olduğunu söyleyen Odo değil miydi?
- Bir hırsız yaratmak için, bir sahip yaratın; suç yaratmak istiyorsanız, yasalar koyun.
- Seni küçümsemiyorum, Tanrı biliyor, ama görmüyor musun, senin herkese bir kişi, bir birey olarak yaklaşma alışkanlığın burada bir işe yaramaz, olmaz.
- Bu karabasan caddesinin en garip yanı da satılık milyonlarca şeyin hiçbirinin orada yapılmıyor olmasıydı. Orada yalnızca satılıyorlardı. İşlikler, oymacılar, boyacılar, tasarımcılar, makineciler neredeydi, eller neredeydi, yapan insanlar? Gözden uzak, başka bir yerde. Duvarlar arkasında. Dükkanlardaki herkes ya alıcı, ya satıcıydı. Nesnelere sahip olmak dışında bir ilişkileri yoktu.
- "Eğer yıldızlar arası bir uygarlık olacaksa, o zaman benim halkımın o uygarlığın alt düzeyde bir üyesi olmasını istemiyorum! Soylu insanlar gibi katılmalıyız, elimizde büyük bir armağanla... Böyle olması gerekiyor."
- Çakmaktaşı ile çelik yıllarca yan yana durur da en ufak bir kıpırtı olmaz; ama birbirine sürtersen kıvılcımlar saçarlar. isyan anlık bir şeydir, birden ortaya çıkar; bir kıvılcım, bir ateş gibidir
- Şimdi durup net bir şekilde ne söylemediğimi söylemem gerekiyor. Bir yazarın çocukları olmalıdır demiyorum. Bir ana ya da babanın yazar olması gerekir demiyorum. Herhangi bir kadının kitap yazması ya da çocuk doğurması gerektiğini söylemiyorum. Anne olmak, bir kadının yapabileceği şeylerden biri tıpkı yazar olmak gibi. Bir ayrıcalık, bir yükümlülük ya da bir yazgı değil. Balıkçı Kadının Kızı öyküsünden..