- "bir hırsız yaratmak istiyorsanız sahip yaratın. suç yaratmak istiyorsanız yasalar koyun"
- Bize birbirimizden başka kimsenin yardım etmeyeceğini, eğer elimizi uzatmazsak hiçbir elin bizi kurtaramayacağını biliyoruz. Uzattığınız el de boş, tıpkı benimki gibi, hiçbir şeyiniz yok.hiçbir şeye sahip değilsiniz, hiçbir şey sizin malınız değil.,özgürsünüz. Sahip olduğunuz tek şey ne olduğunuz ve ne verdiğinizdir
- "Tehlikenin gücü, gölgenin ışığı kuşattığı gibi kuşatacağını hiç düşünmedin mi? Sihir, zevk için veya övülmek için oynadığımız bir oyun değildir. Şunu düşün: Bizim Sanatımız'daki her söz, her hareket ya hayır için ya da şer için yapılır. Bir şey söylemeden veya bir şey yapmadan önce, ödemen gereken bedeli bilmen gerekir!" (S. 29)
- "Ya tepeden aşağıya ölülerin ışıksız şehirlerine ve çorak topraklarına gidecek, ya da, şekilsiz şeytani şeyin kendisini beklediği duvardan atlayarak, tekrar yaşama geri dönecekti." (S. 85)
- "Sır diye bir şey yok. Varolan bütün güçler, kaynağında ve sonunda tektir, bence. Yıllar ve uzaklıklar, yıldızlar ve mumlar, su ve rüzgâr ve büyücülük, insanoğlunun elindeki yetenek ve ağacın kökündeki bilgelik: Hepsi bir bütün olarak yükselir. Benim adım, seninki ve güneşin gerçek adı veya bir su kaynağının veya doğmamış bir çocuğunki; bunların hepsi yıldızlar tarafından, yavaş yavaş söylenen, muazzam bir sözcüğün heceleridir. Bundan başka güç yoktur. Başka bir isim de yoktur." (S. 167)
- "Bunun üzerine Ged asasını iyice yükseklere kaldırdı; asanın parlaklığı dayanılacak gibi değildi; öyle beyaz ve öyle kuvvetli parlıyordu ki, bu asırlık karanlığı bile zorluyor ve yırtıyordu. Bu ışığın altında, Ged'e doğru ilerleyen o şeyden, tüm insan suretleri sıyrılıp ayrılmıştı. Bir araya toplanan şey, büzüştü, karardı ve kum üzerinde, pençeye benzeyen dört kısa bacakla sürünmeye başladı. Ama yine de ilerlemeye devam ediyor, ağzı, burnu ve kulakları olmayan, hortuma benzer sivri, hayvansı çehresini Ged'e doğru kaldırıyordu. Karşı karşıya geldiklerinde, etrafında parlayan beyaz büyücü ışığında, karalığı iyice belirginleşmişti. Doğruldu. Sessizlikte, adam ile gölgesi, yüz yüze gelerek durdular." (S. 182)
- ona hepsi kaygılı gibi görünüyorlardı..ne kadar para kazanırlarsa kazansınlar yine de yoksul ölmemek için daha fazla çalışmaları gerektiğini düşündükleri için miydi? suçluluk muydu, çünkü ne kadar az paraları olursa olsun, her zaman onlardan daha az parası olan birisi vardı.
- Şairin bana şiirinde okuduğu Troya'nin düşüşü hikayesinde kralın kızı Cassandra olacakları önceden görüyor ve Troyalıların büyük atı şehre sokmalarını önlemeye çalışıyor, ama onu kimse dinlemiyordu: Üzerindeki lanetti bu, hakikati görecek, bunu söyleyecek, ama onu kimse duymayacaktı.
Erkeklerden ziyade kadınların üzerindeki bir lanetir bu. Erkekler hakikatin kendilerine ait olmasını, kendi keşifleri, kendi mülkleri olmasını ister. - Tartışıyorlardı, çünkü tartışmayı seviyorlardı, kısıtlayıcı bağlardan kurtulan aklın, olanakların oluşturduğu yollar boyunca akıp gitmesini, sorgulanmayan şeyleri sorgulamayı seviyorlardı.
- Erkeğin istediği özgürlüktür. Kadının istediği mülkiyettir. Seni ancak başka bir şeyle takas edebilirse serbest bırakır. Bütün kadınlar mülkiyetçidir.