- Yeterince, hatta kıtı kıtına yetecek kadar yiyecek olduğu zaman paylaşmak kolaydı. Ya olmadığı zaman? O zaman güç devreye giriyordu; güçlü olan haklı oluyordu; güç, onun aygıtı şiddet ve en büyük müttefiki, görmezden gelen göz.
- Her birimiz her şeyi, Ölü Krallar'ın mezarlarında yığılmış her türlü zenginliği hak ediyoruz, aynı zamanda hiçbirimiz hiçbir şeyi hak etmiyoruz, açken bir dilim ekmeği bile hak etmiyoruz. Başkası açken biz yemedik mi? Bizi bunun için cezalandıracak mısınız? Diğerleri yerken aç kalma erdemini gösterdik diye bizi ödüllendirecek misiniz? Hiç kimse cezayı kazanmaz, ödülü de. Aklınızı hak etmek, kazanmak gibi fikirlerden arındırın, ancak o zaman düşünebileceksiniz.
- ''Geçmişi inkâr etmek, geleceği inkâr etmektir.''
- "İşte bu yüzden başka hiçbir şey bize karşı duramaz. Dünyada sadece tek bir şey kötü yürekli bir insana karşı durabilir. O da başka bir insandır. Ayıbımızda yatar şerefimiz. Sadece bizim ruhumuz, kötülüğe açık olan ruhumuz, onu yenmeye muktedirdir."
- ''Yine de hakikat insandan insana değişir.''
- ''Sağır bir şiddet karşısında hangi söz bir anlam ifade eder ki?''
- ??Evet; ama kadınlar, sanki güçlerinden korkuyor, kendilerinden korkuyorlar. Kendilerine güvenmeleri hiç öğretiliyor mu onlara? diye sordu Ged ve konuşurken, işini yapmakta olan Therru girdi içeri. Adam Tenar ile göz göze geldi. Hayır, dedi. "Güven bize öğretilen bir şey değil."
- ??Kendimi bir kap yaptım. Kabın biçimini biliyorum. çamurunkini değil. Hayat bana dans ettirdi. Dansları biliyorum. Ama bu dansları yapanın kim olduğunu bilmiyorum."
- ''Hayır. Burada kalmak istemiyorum. Ben o kadar fedakar değilim! Eğer bana bunun için de yardım ederseniz eve gidebilirim. Belki de İo'lular beni eve göndermeyi isteyebilirler bile. Sanıyorum bu tutarlı olur: beni ortadan kaldırmak,varlığımı inkar etmek. Tabii ki beni öldürmenin ya da ömürboyu hapse atmanın daha kolay olduğu düşünebilirler. Henüz ölmek istemiyorum,hele burada,Cehennem'de asla. Cehennem de ölürsem ruhum nereye gider?'' Güldü,tavırlarındaki o nezaketi yine kazanmıştı. ''Ama beni eve gönderirseniz sanırım onlar da rahatlar. Biliyorsunuz ölü anarşistler şehit olur,yüzyıllar boyu yaşarlar. Ama ortadan kaybolanlar unutulur.'' ''Gerçeklik'in ne olduğunu bildiğimi sanırdım,'' dedi Keng. Gülümsedi,ama kolay bir gülümseme değildi bu. ''Umudun ne olduğunu bilmeden onu nasıl bilebilirsiniz!'' ''Bizi çok katı yargılamayın,Shevek!'' ''Sizi yargılamıyorum. Yalnızca yardımınızı istiyorum. Karşılığında verecek hiçbir şeyim yok.'' ''Hiçbir şey mi? Kuramınıza hiçbir şey mi diyorsunuz?'' ''Onu bir tek insan ruhunun özgürlüğüyle aynı kefeye koyun,'' dedi Keng'e dönerek, ''hangisi daha ağır basar? Biliyor musunuz? Ben bilmiyorum.''
- Her türden yazı, sözcüğü zaman dışında sabitler ve onu sessizleştirir. Yazılı sözcük bir gölgedir.Gölgeler sessizdir. Okur o gayri faniliğe yeniden can verir nefesiyle, o sessizliğe de belki gürültü üfler. syf.47