Yağmur manzarasına bakan büyük köşe pencereli ofiste,
-- "Rüyalarımı bir şeyleri düzeltme emellerinize alet etmeyi bırakın lütfen Dr.Haber," dedi Orr. "Boşuna uğraşıyorsunuz. Bir işe yaramayacak bu. Ahlaken yanlış. Ben tedavi olmak istiyorum."
-- "Tedavi olmanın en temel önkoşulu da bu zaten George! İstemek."
-- "Dediğime cevap vermiyorsunuz."
Ama iriyarı adam tıpkı bir soğan gibiydi, soydukça altından yeni bir kişilik, yeni bir inanç, yeni bir cevap katmanı çıkıveriyor, soy soy bitmiyor, katmanların ardı arkası kesilmiyor, adamın iç yüzü bir türlü meydana çıkmıyordu. Ne olursa olsun durmak bilmiyor, hiçbir yerde durmaya yanaşmıyor, kendini durmaya hiçbir şekilde mecbur hissetmiyor, bir türlü "Tamam buraya kadar, burada duracağım!" demiyordu. Bir varlık değildi, yalnızca katmanlardan ibaretti.
-- "Etkili rüyalarımı dünyayı değiştirmek için kullanıyorsunuz. Üstelik bunu yaptığınızı itiraf etmeye de yanaşmıyorsunuz. Neden acaba sorabilir miyim?"
-- "George, bilmeni isterim ki kendi bakış açın çerçevesinde sana belki mantıklı gelen, ama benim açımdan yanıtlanması düpedüz olanaksız olan sorular soruyorsun. Gerçekliği aynı şekilde görmüyoruz biz."
-- "Aynı şekilde olmasa da yeterince benzer bir şekilde görüyoruz ki konuşabiliyoruz."
-- "Doğru. Neyse ki. Ama gerçeklik algılarımız bazen birbirimize soru sorup yanıt verecek kadar örtüşmeyebiliyor. En azından şimdilik."
-- "Benim sizin sorularınıza yanıt vermekle ilgili bir sıkıntım yok, zaten veriyorum da... Ama bunları boş verin. Bakın, bir şeyleri değiştirmeye, olaylara hükmetmeye devam edemezsiniz."
-- "Bu dediğin bir çeşit genelgeçer ahlak buyruğuymuş gibi konuşuyorsun." Sakalını sıvazlayarak, o cana yakın, düşünceli gülümsemesi ile baktı Orr'a. "Oysa insanın dünya yüzünde bulunma amacı tam da o dediklerin değil mi aslında, bir şeyler yapmak, bir şeyleri değiştirmek, bir şeylere hükmetmek, dünyayı daha iyi bir yer hâline getirmek, ha ne dersin?"
-- "Hayır!"
-- "Peki ne o halde amacı?"
-- "Bilmiyorum. Her şeyin illa da bir amacı olacak diye bir şey yok, sanki evren bir makineymiş de her parçasının faydalı bir işlevi varmış gibi konuşuyorsunuz siz de. Madem öyle, bir galaksinin işlevi nedir? Hayatımızın bir amacı olup olmadığını bilmiyorum, bunun bir önemi olduğunu da sanmıyorum açıkçası. Asıl önemli olan bütünün içinde bir parça olmamız. Bir kumaşın içindeki iplik ya da kırdaki bir ot sapı gibi. O nasıl öylece varsa, biz de öylece varız. Bizim yaptıklarımız, çimenleri yalayıp geçen rüzgara benziyor."