- Yalnızca sen ve ben, biz ikimiz dünyanın kendisiydik ve dünya daha önce hiç olmadığı kadar büyük ve güzel görünüyordu.
- Ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur.
- Ben.. ben sadece bir şeyi anlamıyorum,nasıl... nasıl bir insan bunu yapabiliyor, o anlarda nasıl onunla birlikte ölmeden durabiliyor... nasıl oluyor da ertesi sabah bir uykudan uyanabiliyor ve dişlerini fırçalayabiliyor ve bir kravat takabiliyor..
- "Ama satranca oyun demekle haksız bir kısıtlama yapmış olmuyor mu insan? Satranç aynı zamanda bir bilim, bir sanat değil mi, yerle gök arasında süzülen Muhammet'in tabutu gibi bu iki kategori arasında gidip gelmiyor mu, bütün karşıt çiftlerin bir kerelik bileşimi değil mi? Hem çok eski hem de yepyeni, düzeneği hem mekanik hem de hayal gücüne bağlı, hem sabit geometrik bir alanla sınırlı hem de bileşimleri sınırsız, hem sürekli gelişen, hem de kısır, hiçbir şeye götürmeyen bir düşünme, hiçbir şeyi hesaplamayan bir matematik, yapıtları olmayan bir sanat, maddesi olmayan bir mimari, bununla birlikte varlığıyla bütün kitap ve yapıtlardan daha dayanıklı olduğu su götürmez, bütün halklara ve bütün zamanlara ait tek oyun; can sıkıntısını öldürmesi, zihni açması, ruhu canlandırması için hangi Tanrı'nın onu yeryüzüne gönderdiğini kimse bilmez."
- Romanlarıyla bütün yoksul, terk edilmiş, unutulmuş çocuklara yardım etmek istiyordu; kendisi de tıpkı onlar gibi kötü öğretmenler, ihmal edilmiş okullar, ilgisiz ebeveynler, insanların çoğunun soğuk, sevgisiz, bencil tutumları yüzünden haksız acılar çekmişti. -DICKENS-
- -Büyüklük çabayla elde edilmez, kahramanlıksa öğrenilmez.- Her zaman deha ile gelenek, duyulmaış olanla sıradan şeyler arasında, ortalarda bir yerde olmak Dickens'ın ünü ve trajedisidir; Yeryüzü dünyasının düzenli yollarında, bedensel ve elle tutulur olanda, rahat ve orta halli burjuva dünyasındadır o her zaman.
- Sabit fikirli insanlar her zaman ilgimi çekmiştir çünkü biri kendini ne kadar sınırlarsa, diğer yandan bir o kadar sonsuza yakındır
- Çünkü bilindiği gibi yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapmaz.
- "Kendi adıma ben, ölümü tartışmasız biçimde hak etmemiş bir adamın kanıyla lekelenmektense kendi kanımı vermeyi tercih ederim."
- ... çünkü yaşadığım o cehennemden farksız bir yıl boyunca bir insanın bir başka insanla insanca konuşması, benim için artık düşünülebilir bir olasılık olmaktan neredeyse çıkmıştı. (Syf 61)