- O yüz kronla şantajcıdan hiç olmazsa birkaç günlük özgürlüğünü satın almış olduğunu umuyordu, cesaret gösterip tekrar bir gezintiye çıkmaya karar verdi.
- irene, evde göze batan varlığına, bir kısmı çok iyi düşünülmüş çeşitli gerekçeler göstermek için çabalıyordu, fakat bu açıklamalarının yapaylığından, yıllar boyunca kendi evindeki varlığının ne kadar gereksizleşmiş olduğunu fark etti..... Bütün alanlar doldurulmuş, İrene kendi evinin bünyesinde yabancı bir cisim gibi olmuştu.
- Fakat sen kimsin ki benim için? Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen..
- Biz (birbirine sarılmış halde, uçurumun dibine doğru giden; biri ölümün çılgınlığını, diğeri duygularını taşıyan iki varlık)
- Tehlikeyle, dolayısıyla gerçek duygularla tanıştığından beri en uzağındakine kadar bütün hallerle bir ortaklık hisseder olmuştu. Kendini her şeyde hissedebiliyordu, onun için eskiden cam gibi saydam olan dünya şimdi aniden kendi gölgesiyle karararak bir aynaya dönüşmüştü. Baktığı, izlediği her şey bir gerçeklik kazanmıştı birdenbire.
- Çünkü ben seni bütün bir hayat boyunca sevmekten yorulmadım.
- İnsan, ölümün gölgesi üzerine düşmüşse eğer artık yalan söylemez.
- Yaş günü, insanın kendi üzerinde düşündüğü bir gündür.
- Yarın o yabancı, karalar içindeki kaba saba adamlar gelecekler ve bir tabut getirecekler, benim zavallı , benim biricik çocuğumu onun içine yatıracaklar, belki tanıdıklar da gelecek ve çelenkler getirecekler , ama bir tabutun üstündeki çiçeklerin ne anlamı olabilir ki ?
- ?Kızgınlığımı ve çaresizliğimi anlatamam size. Yine de benimle empati kurmaya çalışın. Bir insan için bütün yaşamınızı bir kenara itiyorsunuz, o ise elinin tersiyle kayıtsızca kovduğu bir sinekten daha fazla değer vermiyor size.?