- Sadece ölçemediğimiz, kavrayamadığımız şeyler bizi ürkütüyordu; sınırlı olan, belirlenen herşeyse bizim için bir sınavdır, gücümüzün derecesini ölçer.
- Ne kadar kendi kendimize açıkça söylemekten çekinsek de, verdiğimiz kararlar büyük ölçüde içinde bulunduğumuz duruma, çevreye bağlıdır.
- Vicdan hatırladıkça, hiçbir suç unutulmaz.
- Beklemek! Birkaç dakika daha beklemek! Dakikalar dakikalar. Bir saniye içinde bir insan ölebilir, bir insanın kaderi çizilebilir, koca bir dünya yok olabilir! Neden bekletiyorlar beni, böyle öldüresiye bekletiyorlar? İşkence bu, çılgınlık bu! Saat bir buçuk. Bir saattir oturuyorum burada. Ürperiyorum, titriyorum...bekliyorum.
- "-hiçbir yere tutunmadan, hiçbir yere köklenmeden, akan suyun üzerinde kayar gibi yaşıyordum ve bu soğuklukta ölü, cesedimsi bir yan olduğunu gayet iyi biliyordum."
- "bir ayna gibi bana kendimi yansıtmalarından sıkılıyordum."
- "Yirmi bir yaşındaki Banat'lı bir köylü çocuğu, birdenbire bir tahta üzerinde birkaç taşı oynatmakla, bütün köyünün odun keserek ve en ağır işleri yaparak bir yılda kazandığından daha fazlasını bir haftada kazanırsa, kendini beğenmişlik haftalığına nasıl kapılmaz? İşte o zaman bir Rembrandt, bir Beethoven, bir Dante, bir Napoleon hakkında en ufak fikri olmayan birinin, kendini büyük bir insan sanması aslında o kadar kolaydır ki. Bu çocuk duvarlarla çevrilmiş beyninin içinde yalnızca tek bir şeyi biliyor, aylardır tek bir satranç oyununu kaybetmediğini; ve dünyamızda satranç ve para dışında başka değerler de bulunduğundan haberi olmamasından ötürü, kendisinden etkilenmesi için her türlü nedeni var."
- "Yüreğimdeki kabuğu kırdıktan sonra bir anda herşey benim olmuştu, kendimi bırakmamın, kendimi armağan etmemin sevinci içimde kabarıyordu. Birilerini sevindirmenin ve bundan sevinç duymanın ne kadar kolay olduğunu hissediyordum: İnsanın kendini açması yeterliydi, insandan insana canlı bir akış başlıyordu hemen, yükseklerden derinlere iniyor, derinlerden tekrar sonsuzluğa yükseliyordu."
- Hayatım boyunca tek bir düşünceye saplanmış kalmış, monoman insanların her türü hep dikkatimi çekmiştir, çünkü bir insan kendini sınırladığı ölçüde sonsuzluğa da yaklaşmış demektir; özellikle dünyaya sırt çevirmiş gibi gözüken bu tür insanlar, özel malzemeleriyle kendilerine karıncalar gibi tuhaf ve gerçekten bir defaya özgü küçük bir dünya modeli inşa ederler. Stefan Zweig - Satranç
- İnsan bir aşağı bir yukarı gidip geliyordu ve onunla birlikte düşünceler de bir aşağı bir yukarı gidip geliyordu, sürekli gidip geliyordu. Fakat sonuçta düşüncelerin de, ne kadar herhangi bir özden yoksunmuş gibi görünürlerse görünsünler, bir destek noktasına ihtiyaçları vardır, aksi takdirde dönmeye ve anlamsız bir biçimde kendi etraflarında çember çizmeye başlarlar; onlar da hiçliğe dayanamazlar.