- Kader, yüreğe dıştan dokunmadan çok önce beyinde ve kanda içten içe ilerler her zaman. Kişinin kendini tanımaya başlaması aslında kendini savunmaya başlamasıdır ve bu, çoğu zaman beyhude bir savunmadır.
- Hayal kırıklığım buydu... ne o zaman ne de daha sonra kendime bile itiraf edemediğim bir hayal kırıklığı, fakat bir kadının duyguları sözcükler olmasa da, her şey apaçık ortaya dökülmese de, her şeyi hisseder.
- Bizim için rahatlık, keyif yoktur, bizler sırtımızdaki yükü mezara kadar taşırız.
- Yer yüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapmaz
- Akıl almaz bir mucize yumuşak , sıcak neredeyse sevecen bir kadın sesi
- ... fakat bir kadının duyguları sözcükler olmasa da, her şey apaçık ortaya dökülmese de, her şeyi hisseder.
- "Sadece yalnızlık çeken çocuklar tutkularını bütünüyle, dağılmaksızın koruyabilirler, ötekiler, duygularını başkalarıyla beraberlik atmosferinde gevezeliklerle harcarlar, yakınlıklarla köreltirler, aşk hakkında çok şey okumuşlardır, duymuşlardır ve aşkın ortak bir kader olduğunu bilirler."
- Fakat arkadaşım beni uyardı: "Şansınız yaver gitmeyebilir. Bildiğim kadarıyla bugüne dek kimse Czentovic'ten en ufak bir psikolojik malzeme çıkarmayı başaramadı. Bu anasının gözü köylü bütün o derin yetersizliğinin ardında, zayıf yanlarını göstermemek gibi bir kurnazlık gizliyor; bunu da küçük meyhanelerde bir araya geldiği, kendi sınıfından köylüler hariç kimseyle konuşmamak gibi basit bir teknikle yapıyor. Kültürlü bir insanın varlığını hissettiği an sürüne sürüne kabuğuna çekiliyor; böylece kimse ondan aptalca bir söz duymuş ya da cehaletinin sınırsız olduğu söylenen derinliği ölçmüş olmakla övünemiyor."
- ''Yeryüzünde hiç bir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar baskı yaratmaz.''
- Gözlerini karısına, Sofya Andeyevna?ya çeviriyor. ?Tanrım ne kadar da yaşlanmış ve saçları ne adar ağarmış! Onun da alnı kırış, kırış olmuş, keder onu da soldurmuş. ?Tanrım ne kadar kederli, ne kadar hüzünlü bir hali var, oysa ben onu hayatıma soktuğum zaman ne kadar genç, neşeli ve saftı! Bir insan ömrü kadar bir zamandır, kırk- kırkbeş yıldır birlikte yaşıyoruz. Onu genç bir kız olarak aldığım zaman ben yarı yarıya yıpranmıştım ve o bana on üç çocuk verdi. Eserlerimi yazarken bana yardımcı oldu, çocuklarımı emzirdi ve ben onu ne hale soktum?