- Dünyadaki gerçek yerim kendimin ötesinde bir yer oluvermişti ve bu yer benim içimde olsa bile, yeri tam tamına belirlenemezdi. Bu, benlik ile benlik-dışı arasında daracık bir aralıktı ve ben yaşamımda ilk kez bu ?hiçbir yeri? dünyanın merkezi olarak görüyordum. (43)
- Hepimiz bize birtakım öyküler anlatılmasını isteriz ve bu öyküleri çocukken yaptığımız gibi dinleriz. Sözcüklerin içinde gizli gerçek öyküyü düşleriz, bunu yapabilmek için de öyküdeki kişiyle kendimizi özdeşleştirir, kendimizi anladığımız için de onu da anlayabildiğimizi sanırız. Bu bir yanılsamadır. Belki de kendimiz için varızdır, hatta bazen kim olduğumuz konusunda bir ışık yanabilir, ama sonunda kesinlikle emin olamayız ve yaşam sürüp giderken kendimize karşı saydamlığımızı giderek yitirir, kendi tutarsızlığımızın ayrımına daha çok varırız. Hiç kimse başkasının sınırlarını geçemez, çünkü hiç kimse kendisine tam anlamıyla ulaşamaz. (58)
- Ölüm yalnızca mutluluğun hakemi değil, yaşamı yargılayabilmemize yarayan tek ölçü. (64)
- Herşeye hazırlıklı olmazsan, hiçbir şeye hazırlıklı değilsin demektir
- Nesneler bir bütünken, kelimelerimizin onları ifade edebileceğine güvenimiz tamdı. Ama bu şeyler yavaş yavaş parçalara ayrıldı, paramparça olup kaosa düştü. Yine de kelimelerimiz aynı kaldı. Kendilerini yeni hakikate uyduramadılar. Bu yüzden gördüğümüz şey hakkında ne zaman konuşmaya çalışsak, yanlış konuşuyoruz, temsil etmeye çalıştığımız şeyin kendisini çarpıtıyoruz. Bu her şeyi berbat ediyor.
- Hikayeler hep böyledir zaten. Bir bakarsın hiç bir şey yoktur ortada.Bir bakarsın gelmiştir bile , senin içine yerleşmiştir. sayfa ; 237 sevdiğim bir cümle.."
- Bir yerden başlarsın, o noktadan ne kadar uzaklaştığını sansan da sonunda yine başladığın yere dönersin. Senin beni kurtarabileceğini sanmıştım, kendimi sana ait kılabileceğimi, oysa ben yalnızca onlara ait oldum. Gördüğüm düş için sana teşekkür ederim David.... sayfa 294
- Bunları elden çıkarırken bir burukluk duyuyor; ama kendisini geçmişinden ne kadar koparırsa geleceği o kadar iyi olacakmış gibi, bu burukluğu hoş karşılıyor, bu acı ona soyluluk katıyordu. Sonunda kafasına kurşun sıkma yürekliliğini bulmuş biri gibi hissediyordu kendini ?ama bu kez sıkılan kurşun ölüm değil yaşam getiriyordu, yeni dünyaların doğumuna yol açan bir patlamaydı bu. (14)
- Hız, arabada oturup kendini ileri fırlatmanın keyfi, işin özüydü. Bunun yeri her şeyden ayrıydı, ne pahasına olursa olsun giderilmesi gereken bir açlıktı. Çevresindeki hiçbir şey bir andan uzun sürmüyor ve bu anlar peş peşe geçerken, sanki varlığını sürdüren yalnızca kendisi oluyordu. Bir değişiklikler girdabındaki tek sabit nokta oydu; dünya kendi içinden hızla geçip kaybolurken kıpırtısız duran tek cisim oydu. Araba onu her türlü incinmeden sakınan bir yer, kendisine hiçbir şeyin zarar veremeyeceği bir sığınak oldu. Yol aldığı sürece, sırtında hiçbir yük duymuyor, eski yaşantısının en ufak zerresi bile onu rahatsız etmiyordu. Aklına anılar gelmiyordu demek değil bu; ama bu anılar artık o eski acıyı vermiyordu. Belki müziğin de rolü vardı bunda; direksiyon başındayken aralıksız dinlediği Bach, Mozart ve Verdi teyplerinden gelen sesler, sanki onun varlığından çevreye yayılıp her yanı yıkıyor, görünür dünyayı kendi düşüncelerinin yansımasına dönüştürüyordu. (15)
- Para özgürlüğü için gerekliydi, ama o özgürlükten bir parça daha satın alabilmek adına her para harcayışında, özgürlüğün bir başka parçasından da yoksun kalmış oluyordu. (21)