- ben ki ne yeteri kadar aşık ne yeteri kadar evlat olabilmiş biriyim. en fazla kendimden vazgeçtim.cılız bir suydum ben. koca bir dağ, annem suretinde karşıma dikildi. azgın bir sel olup taştı yoluma. ben bir kaya gibi sabit duramadım. suçluyum. insanın kendinden razı olmayışı ama kalbine yenilmeyişi bir türlü. birisini yarı yolda bırakışından da öte, suçtur. suçluyum. aşkın endazesi akıl olmasa gerek. suçluyum.
- Çetin bir sınanmanın ortasındayız. Örselenmemiz, incinmemiz bu yüzden
- Hep vardı da adı yeni konuluyordu. Bir sefer hazırlığı tamamlanıp durmuştu da içimde vaktini bilmiyorumdu.
- Her şeyin, bir şeyle bir şey arasında durduğu daha baştan uyarılmış bu hikayede çok şeyle bir şeyin arasında kaldım.
- Efendim, dedim, benim efendim. Biri seni bana helal ü hoş etmeli.
- ? karanlık gecede yolunu kaybeden bir yolcu gibi kayboldum onun karanlığında. Karanlık gecede içecek bir yudum su bulamayan hasta gibi kavruldum. O karanlıkta çoğaldım. Tamamlandım. Ey benim güzelliğim! Karanlık gece şahitti, ben o karanlığı sevdim.
- Onu severken anladım güzelliğin ne olduğunu. Akşamın kısacık vaktinde, şahitlik eden parmağıma batıp da, zor şartlarda aldığım abdestimi bozan gülün dikenini sever gibi sevdim onu. Sonra, vaktin çıkmasına çok az kala yeniden bulduğum suyu sever gibi.
- Şüphe yok ki bu dünyadan değildi bu güzellik. Muhakkak ki onunla aramda doğumumdan önceye ve ölümümden sonraya uzanan bir hesap vardı.
- ? yüzünü gördüğüm ve kalbimin kıpırdadığını hatırladığım ilk andan bu yana, attığı her adımı bir hadise bilerek yazdım. Hadiseydi onun gülümsemesi, o gülümserdi ve evren nasıl titremezdi? Neredeyse kaç soluk aldığını, kaç soluk vereceğini sayacaktım. Öyle yazacaktım.
- Senin de, söyle kalbine kuşlar konuyor, içinde laleler açıyor mu?