- Çünkü bütün eksik geldiği telafi eden ve Rengin'in seçimini meşrulaştıran yegane sebep fırıncının oğlunun derin derin bakan simsiyah Gözlerinden ibaretti...
- Insanın kendinden razı olmayışı ama kalbine yenilmeyeşi bir türlü. Birisini yarı yolda bırakışından da öte, suçtur. Suçluyum. Aşkın endazesi akıl olmasa gerek. Suçluyum.
- Daha fazla mücadele etmedin. Mücadele Gücün olmadığı için değil uğrunda mücadele edilecek bir şey kalmadığı için. Sen ben de ne gördün bilmiyorum ama ben senin gördüğün kişi değilim. ...benimle mücadeleye benim için bile olsa değmezdi.
- İyi de affa değer olanı zaten herkes affeder. Asıl af, affa layık olmayanı da affetmek değil mi? Tıpkı vicdan gibi. Onu kaybetmeye en fazla hakkımız olduğu anda koruyabildiğimiz şey değil miydi vicdan?
- İyi de affa değer olanı zaten herkes affeder. Asıl af, affa lâyık olmayanı da affetmek değil mi?
- O kadar yabancı geldi ki ona bir zamanlar kendisinin olan bu yüzler, şu an, şimdi ölse, hangi yüzü taşıyan bir kendisi onu karşılasın dilerdi? Hayatının hangi devresine dönmek ve orada ebedi kalmak isterdi? Bir cevap bulamadı. Hayatının "işte burası! bu!" diyeceği bir zamanını işaret edemedi. "Kocadım artık" dedi. Direnmedi.
- "Benim de senden öncem yoktu" diyesim var. Lâkin benim senden önce bir hayatım gercekten yoktu.
- Mülk gibi söz de, ne senin, ne benim. Cümle gibi aşk da, ne senin, ne benim. Söz de, aşk da, Ne senin, ne benim. Bir yaz sabahına doğan ve su değdiğinde kokusunu salan kırmızı sardunya, Ağustos göklerinde başımın üstünden geçen bulut, mayıs gülü, Işıklı nisan yağmuru, Ne kadar Allah'tansa; Mülk gibi söz de ve aşk da O'ndan. 'Sen' tahtına yazıcı kimi oturtsa da; Beşeri bir sevgili ya da cismani bir aşk gibi görünen, Hiçbir yol O'ndan özgeye çıkmıyor aslında, Gönül tahtına O'ndan özge sultan olmuyor. Değil mi ki her şey O'ndan; Gidecek yer yok O'ndan başka, Gelinen yer yok O'ndan başka
- Acı insanı söyletiyor.
- Boynunun borcudur fakat Düşmana inat Bir gün fazla yaşamak