- "Ben aşk için öleyim ki sen de aşka inanmış olarak ölesin. " Nazan Bekiroğlu Nar Ağacı
- Onun işte tam da şu sağ omuzunun arkasındaydım. Benim yerim orasıydı. Şefkatle gülümsedim. Suretim görünmese bile tam şu köşedeyim ben. Fotoğraftan içeri seslendim. ?Haberin yok, yanındayım.?
- Unutma bazı unutmaların sonu unutmaktır. Sen unutsanda sözün seni hatırlayacaktır..
- Bana, dedi, bir isim ver, varlığım olsun.? Durdu, aklından yeni bir şey geçti. ?Bana, dedi, sen isim ver, varlığım senin olsun. Bana öyle bir isim ver ki senin adının yanında dursun. Seni anan beni de ansın. Seni hatırlayan beni hatırlamadan olmasın. Bir "ile" koy aramıza bizi birbirimize bağlasın.?
- İçinde iyileşmeyen bir sancıyla bir yanı öbür yanına bir türlü uymamış, aşkla uyuyup nefretle uyanmıştı günler boyunca, sonra nefretle uyuyup aşkla uyanmış, tek bir şey olamamanın kahrını çekmişti. Kimi gün bütünüyle af ve merhamet kimi gün tepeden tırnağa öfke ve nefretle dolmuştu. Tek bir şey olsaydı oysa, kendisine emredilen ya da içinden gelen bir sesin buyurduğu bir şey. Yeter ki biri olurken aklı diğerinde kalmasaydı, ona kendisini bütünüyle bıraksaydı. aklını ikna ederken kalbinde kavrulmasaydı, kalbini ikna ederken aklından yakalanamasaydı. ama her biri diğerine diş geçiren iki büyük heyula arasında paramparçaydı sadece.
- Öylesine işte, aniden, hiç sebep yokken. Mor çiçeklere döktüm içimi, Baharlar geldikçe, Ve baharlar geçtikçe?
- Gülümsedin, içim aydınlandı. Baktın ve konuştun ya benimle artık yitmem, eskimem. Lâkin güzelliğin denizinde yekta inci iken sen, benim gibi yoksul bir bedevi sana ne verebilir ki? Sende olmayan, bende, ne olabilir ki?
- Söz uğruna hayatı bir yalan gibi yaşadık.Ne kadar yalancıydık.Kurduğumuz oyunlarda oysa,her sey ne kadar inandırıcıydı. Aşktan bahsettik,aşkı tanımıyorduk.Öldük,ölmüyorduk.Sadakatten söz ettik,sadakati bilmiyorduk.Sevdik,aslında sevmiyorduk.Aldık,veriyorduk;verdik,alıyorduk,Söz yerini buluyordu sadece,iyi düşüyordu,uygun.İçimiz bir hoş.Ha bire büyüyorduk. Kaç kez yeri geldi diye cümleler sarf ettik aritmetik sağlamlığı bol formüller doğrultusunda.Söz yerini bulsun da! Söylemesek ölürdük. İnanmadan söyledik,yine öldük....
- Unutma..! Bazı unutmaların sonu unutmaktır. Sen unutsanda sözün seni hatırlayacaktır..
- "Bir gün Züleyha, arkalığına beyaz sümbül dalları işlenmiş tahtırevanıyla geçiyordu kütüphanelerin ve tapınakların kenti olan kentinin sokaklarından. Görkemli bir alayla geldiğini görenler saygı ve hayranlıkla kenara çekiliyor ve Züleyha'ya yol açıyorlardı. Zengin ve güçlüydü, en fazla da güzeldi. Ve kimse kırmızı gülleri saçına Züleyha gibi takamazdı. Birden bir meczub, ehil arslanları, atları ve arabaları aşarak züleyha'nın tahtırevanının önünde dikiliverdi, yürüyüş durdu. Züleyha tül cibinliği aralayarak bu duraklamanın nedeninin anlamak istedi. Gözlerini kaldırarak Züleyha'nın yüzüne bakmaya başladı meczub, "Züleyha..." dedi, "sevindir beni!" Züleyha kölelerine meczubun sevindirilmesi için işaret etti. Köleler mor renkli kadife bir keseyi uzattılar avucuna; ama meczub oralı bile olmadı. "Züleyha..." dedi, "sevindir beni, bana gülümse! başka bir şey istemem." Züleyha bu sesi hatırladı ve yüzüne dikkatlice bakınca, aşkını reddettiği silik bir yığın sima arasından bir zamanların ordu kumandanını tanıdı, usulca gülümsedi. Başını önüne eğen meczub sessiz ve sakin geldiği gibi çekiliverdi. O günden sonra Mısır'ın lisanına "sadaka vermek" anlamına gelen yeni bir deyim yerleşti: Züleyhanın gülümsemesi."