- Ey Gülcemal Gülcemal
Savruluyi dumanın
Aldın gittin yarimi
Yoktur senin imanın - Senin de, derdim, Nihâde, söyle kalbine kuşlar konuyor, içinde laleler açıyor mu?
- Deniz ne benim kadar dertli ne benim kadar dayanıklı olurdu. En fazla üç gün, kendi derinliğinde çalkanır durur, sonunda durulurdu. Ben durulmazdım.
- Gördüğüm güzel rüyaların hiçbirisi çıkmıyor da kötülerin çıkması sabaha bile kalmıyor.
- İmanı kuvvetliydi Büyükhanim'in .Fakat daha çocukluk zamanında en fazla cennetin olmamasından korkar,"ya cennet yoksa "diye içinden geçirmeden edemezdi.
Bu kez sarıldığı cesedin bumbuzlugunda üşürken ,"Rabbim"dedi, "Beni bağışla. Dilimin söylediğinden beni hariç tut."Yutkundu boğazındaki yumruyu itmeye çalışarak , "ISTERSEN DE TUTMA.AMA BUNDAN SONRA CENNETININ YOKLUĞU DEGIL , BENİ CEHENNEMİNİN YOKLUĞU KORKUTUR. " - Seni kirpiklerimle öldürürüm diyen yar
Aman sakın durmasın öldürürse öldürsün... - Ve ben orada uzun zamandan beri ilk kez ağlıyorum. Önce iki damla gözyaşının, ruhumun bana da yabancı çok derin bir muhitinden ağır ağır ve sancıyla koptuğunu, gözümün pınarına doğru ilerlediğini hissediyorum. Sonra o iki damla yaş kirpiğimin ucundan da kopuyor; duru ak mermerin üzerine düşüyor. Bana kalsa mermeri eritmesi gerek bu iki damla yaşın ama sadece çiçeklerin kıvrımları arasındaki vav'ın gözüne sızıyor. Sonra bütün yorgunluklarımı burada, bu kabrin başına bırakırcasına, yıllardır tuttuğum bütün ağlayışları, bastırdığım bütün haykırışları salıverircesine, bütün kabuslardan uyanırcasına, sarsıla sarsıla, hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. Dünyanın bütün yükü çekiliyor omuzlarımdan, bir dağın altından kalkıyorum. Sanki biri ilk kez beni böylesine koruyor.
- Bu geceyi Anuş'a sarılarak geçirse, yarınki gibi bir cehennem sabahına uyanamazdı, uyansa bile dayanamazdı. Sarılmadı Anuş'una, sarılırsa bir daha ayrılamazdı. Bakmadı da yüzüne, bakarsa kör olacaktı...
- Ezel meclisinde benim kavlim seninleyken sen başkasıyla mı kavillrştin? Ben elimi sana uzatırken sen elini başkasına mı verdin ? Herkes kendi kalbinin içini bilir; ben aşkın hatırıyla geldim sana, sen hayasızlıkla gittin. Öyleyse Azam hainsin.
- Şu dünya alem dedikleri gölgelikte, gerçek gerçek içinde; gölge gölge üstüneydi. Her şeyin gelip geçici bir gölge olduğuna iman etti. Haklıydı Hazreti Mevlana, bu dünya bir ırmaktı. Biz bu ırmaktan dışarıdaydık aslında ve ırmağa düşen sadece gölgemizdi.