- Yoksulun evi uzaktadır, kimseler görmez. Yoksulun sesi kısılmıştır kimseler duymaz. Yoksulun yüzü soğuktur kimseler bakmaz; bakan olsa da başını çevirip gider.
- ...insanın kendine ait, tâ derinlerde sakladığı bir şeyini gün ışığına çıkarması, itiraf etmesi, başkası ile paylaşması ne kadar zor.
- Mevsimler neler anlatır insanlara? Dünyanın ne menem bir şey olduğunu anlatır. Başlangıcı ve sonu fısıldar. İyiliği ve güzelliği mırıldanır. Hayatı ve ölümü ifşa eder. İşlerinin, aşklarının, alacak-vereceklerinin, ihtiraslarının peşinde kendini kaybedip koşanlara seslenir. Eeey!... Ademoğlu!... Dur biraz. Biraz nefes al. Etrafına bak. N?oluyor. Nedir derdin diye sorar.
- ?...Bak Erol kardeş. Aydın olmak, kültürlü olmak kolay bir şey değil. Sade okumakla, mektep bitirmekle olmaz. ?Ya nasıl olur? ?Önce kendini tanıyacaksın.? Kişi kendini bilmek gibi irfan olmaz" demişler. Kendini bilmek, tanımak; tarihini, geçmişini bilmekle olur. Osmanlı aydınları doğal olarak Arapça, farsça bilir; bunun yanında bir de Avrupa lisanı öğrenirlerdi. Bu çokluk Fransızca olmuştur. Biz Osmanlıca bile bilmiyoruz, dedemizin mezar taşını okuyamıyoruz. Kendi öz kaynaklarımızdan bîhaberiz. Böyle aydın olunur mu? Yuzde bir ikiyi çık Türkiye'de okur yazarların çoğu yarı aydındır. Onlar da otuzundan sonra kitap okumaz. Yetmiş milyonluk Türkiye'de gazete tirajı toplam üç buçuk milyon. Bırak kitabı, biz gazete bile okumuyoruz. Seksen sene geçti milleti okumaya alıştıramadık. ?Sebep? ?Sebep çoktur. Ama temeli şu: Biz redd-i miras ettik. Dünyada hiçbir ülkde olmamıştır bu. Ve bu sebepten dolayıdır ki hep taklitte kaldık. Batıdan fikir, sanat ithal ettik. "Kendisi olmak" önemli, mesela Tanpınar bunun üzerinde çok durmakta. Başkaları da var ya. Bunlar bilinen şeyler.
- Berber koltuğuna oturan kel adam ne demiş, "Bırak dağınık kalsın " demiş.
- Ayrılırken bu defa ben öptüm onu yanağından. Sonra kendimi sarhoş gibi sokaklara vurdum. Çatlak sesimle bildiğim bütün türküleri bağıra çağıra söyledim. Bir iki pencere açıldı. -Oha!.. Oha!.. Diyenler oldu. Saat gecenin kaçı acaba? Zamanı unutmak buna derler işte. Aşk herhalde.
- Mükafat sevindirir, ceza üzer. Başarı sevindirir, yenilgi üzer. Bu yüzden yarışmaları sevmem. Hele çocuklar arasında olursa. Her başarı yenilen çocuğun acısı üzerinden kazanılan bir ödül gibi. Olmaz olsun. Bir yarışma yapalım herkes birinci olsun.
- Niyet et kâfi. Her işin başı niyet. Nihayeti teslimiyet.
- Vardığı menzilde yolların birbirine karıştığını görüp korkuya kapılma. Asıl korkulacak şey heva ve hevesin kalbine galip gelmesidir.
- Gönlünüz bir kere bir işe yatarsa,o işin olmazını göremezsiniz.