- Çoğu acı hikayesinde olduğu gibi, her şey derin bir mutlulukla başlamıştı.
- genç bir adam hâlâ bir çocuktur ve bir çocuğun bazen inatçılık etmeye hakkı vardır.
- Ailendeki biriyle ilgili sızlanman, eleştiride bulunman normaldi ama başka birinin bunu yapmasına asla izin vermezdin. Böyle zamanlarda aileni destekler ve sadakatini gösterirdin.
- Ölümün en iyi dostunun savaş olduğunu söylerler, bu konuda size farklı bir bakış açısı sunayım. Bana göre savaş, sizden imkânsızı başarmanızı bekleyen yeni patronunuz gibidir. Omzunuzun tepesinde durup sürekli aynı şeyi tekrarlar. ''Bitir, bitir.'' Dolayısıyla daha çok çalışırsınız. İşi bitirirsiniz. Ama patronunuz size teşekkür etmez ve daha fazlasını ister.
- Ve sonra. Ölüm var. Hepsinin arasında ilerliyor.
- ''Tanrım.'' Düşündüğümde hep bu kelimeyi söylüyorum. ''Tanrım.'' İki kez. Nafile bir anlama çabasıyla ona sesleniyorum. ''Ama anlamak senin işin değil.'' Cevap veren de benim. Tanrı asla bir şey söylemez. Asla cevap vermediği tek canlının siz olduğunuzu mu sanıyorsunuz?
- İnsan, mutluluğu çalabilir miydi? Yoksa bu da aşağılık bir içsel insan hilesi miydi?
- Dünyayı değiştirmek için iki hafta ve her şeyi mahvetmek için on dört gün.
- Birinin söyledikleri ile gerçekte olanlar genellikle iki farklı şeydir.
- Evet, Führer dünyaya kelimelerle hükmetmeye karar vermişti. ''Asla silaha sarılmayacağım,'' dedi. ''Buna gerek kalmayacak.'' Ancak acelesi yoktu. En azından hakkını verelim. Hiçte aptal bir adam değildi. İlk saldırı planı, vatanın olabildiğince büyük bölümüne kelimeleri yaymaktı.