- Siz insanlar , diye haykırdım, bir konu hakkında konuşurken neden illaki bu aptalcadır, bu akıllıcadır , bu iyidir, bu kötüdür demek zorundasınız ? Ve bütün bunlar ne demek oluyor? Bunları diyebilmek için olayın gerçek nedenlerini araştırıyor musunuz? Olayın niçin cereyan ettiğini, etmek zorunda olduğu konusunda bir fikriniz var mı? Bunları yapmış olsanız yargılarınızda bu kadar aceleci olmazdınız.
- Bana yazdığınız kağıtlara bir daha kum serpmeyim. Bugün onu hemen dudaklarıma götürdüm ve dişlerim gıcırdadı.
- "Keşke yüz kere onun boynuna sarılacak duruma gelmeseydim! Yüce Tanrım biliyor ya, etrafını birçok güzel şeyin sardığını gören, ama onlara dokunma izni olmayan biri gibiydim."
- "Dünyanın bütün işleri sonuçta aşağılıktır; başkalarının sözüyle, hiçbir tutkusu ya da bir gereksinimi olmaksızın; para, şan, şeref ya da bilmem ne uğruna didinen biri, her zaman bir budaladır."
- "İnsan soyu tek bir kalıptan çıkmadır. Çoğu, yaşayabilmek için günlerinin büyük bir bölümünü çalışarak geçirir ve özgürlük olarak arta kalan zaman onları o kadar kaygılandırır ki, ondan kurtulmak için denemedik şey bırakmazlar."
- "Nedir insan, hep övülen bu yarı tanrı? Güçlerinden, tam da en gereken yerde yoksun kalmaz mı? Ve sevinç içinde yükseldiği, acılarla yıkıldığı zaman, tam da sonsuzluğun bolluğunda kendini yitirmeyi özlediğinde, o vurdumduymaz ve soğuk bilinçliliğine geri dönmüyor mu hep?"
- ?Bazen aklım almıyor; onu yalnızca ben, öylesine içten, öylesine dolu dolu severken, ondan başka hiçbir şey görmez bilmezken, ondan başka hiçbir varlığım yokken, nasıl olur da onu bir başkası da sever, sevebilir??
- Bazen aklım almıyor; onu yalnızca ben, öylesine içten, öylesine dolu dolu severken, ondan başka hiçbir şey görmez bilmezken, ondan başka hiçbir varlığım yokken, nasıl olur da onu bir başkası da sever, sevebilir?
- Bu mutsuzluğun mezardan başka bir sonu olduğunu sanmıyorum.
- "Büyük annem mıknatısılı dağ ile ilgili bir masal anlatırdı: Dağa fazla yaklaşan gemilerin demir parçalarının hepsi birden sökülür, çivileri dağa uçarmış, zavallı acı çekenlerse, üst üste yığılan tahtaların arasında ezilirlermiş."